11 Eylül 2014 Perşembe

30 YIL SONRA BEN


Erkenden kalktığım bir cuma sabahıydı gene. Mira daha uyanmamıştı. Uyumaya devam ederse okula geç kalacağı için odasına dalıp onu uyandırmak için gıdıklamaya başladım. On dört yaşında olmasına rağmen böyle uyandırmamı çok severdi. Anne kız ilişkisinden çok, aramızda arkadaş ilişkisi vardı. Çok iyi anlaşırdık ve birbirimize anlatmaktan çekindiğimiz hiçbir şey olmazdı. Küçüklüğünden beri sevdiği çocukları anlatır, fikir danışırdı. Dışarı çıkmak için o benden, ben de ondan izin alırdım ve arkadaşlarıyla bir yere gitmesine izin vermediğim bir zaman olduğunu hatırlamıyorum. Dersleri çok iyiydi ve sosyal hayat ile okul hayatını çok iyi yönetirdi. Zamanını nasıl kullanacağını iyi bilirdi. Kısacası birbirimize çok bağlıydık ve birbirimizi çok severdik. Kahkaha attı ve gıdıklamayı kesmem için yalvardı. Kıyafetlerini dolabından çıkarıp koltuğunun üzerine bıraktım ve odasından çıktım. İşe gitmek için hazırlanmaya başladım ve kurutma askısından önlüklerimi alıp, katlayıp çantama koydum. Almanya’nın en iyi hastanelerinden birinde adli tıp uzmanı olarak çalışıyorum ve bu meslek küçüklüğümden beri hayallerimi süslüyordu. Küçükken çok fazla polisiye izlerdim. Olay yerinde araştırma yapmak, sakızdan DNA çıkarmak ya da parmak izi tespit etmeyi hep isterdim bu yüzden bu mesleği seçtim. Küçükken Almanya’yı gezmeye gelmiştik, o zaman Türkiye’de yaşıyordum. Almanya’yı çok beğenmiştim ve burada yaşamayı aklıma koymuştum. Üniversiteyi Almanya’da okudum ve burada evlenip, burada yaşamaya başladım. Hayatım çok güzel ve çok mutluyum. Formalarımı giydim ve mutfağa ulaşmak için üç kat merdiven indim. Evimiz üç katlı ve bahçeli, ayrıca bir de bodrumu sayarsak dört kat oluyor. Bir tane “Golden” cinsi köpeğimiz var. Köpeğim olmasını da hep isterdim. Mutfağa inince Mira’ya kahvaltı hazırladım. Okula giderken yanında götürmesi için bir parça da kek alıp alüminyum folyoya sardım ve masaya koydum. O sırada merdivenlerden kocam indi. Kendisi de cerrahtır ve gayet başarılı. Günaydın diye neşeyle seslendi bana. Aslında o hep neşelidir ve biz yıllardır süren evliliğimiz boyunca hiç büyük bir kavga etmedik. İşe gitmek için birlikte arabaya bindik. Önce beni bıraktı, sonra kendi işine gitmek üzere yola koyuldu. Akşam saat beşte beni almaya geldi. Çok yorgundum. Eve gidince doğrudan yatağa atmıştım kendimi ama beş dakika sonra Daniel üstüme çıkıp “Benimle oynar mısııııııın?” diye bağırmaya başladı. Daniel sekiz yaşında olmasına rağmen hala oyun istiyor. O evimizin en küçüğü. Bir de abisi ve ablası var işte. Abisi ve ablası çift yumurta ikizi,  Batuhan ve Mira. Bazen didişip dursalar bile birbirlerini çok severler. Birlikte yapmayı sevdikleri çok şey var. Sürekli yan yana bulursunuz onları. Daniel’ı aralarına pek almazlar bu yüzden Daniel sürekli benimle oynamak ister. Yatağın üstüne yatırıp onu gıdıklamaya başladım ve o sırada telefonuma mesaj geldi, Mira’dandı. Aynı evde olmamıza rağmen Mira ve Batuhan bana mesaj atmayı çok eğlenceli bulurdu. Mesajda aşağıda yemeği hazırladıklarını ve bizi bekledikleri yazıyordu. Daniel’i kucağıma alıp aşağı indim. Mira meşhur makarnasından yapmıştı. Bir kere yeseniz tadına bayılabilirsiniz emin olun ama ben bile tarifini bilmiyorum. Mira tarifi kendi oluşturdu ve Batuhan dışında kimseye anlatmadı. Ben mutfaktayken de asla yapmaz. Tarifin kendini özel olduğunu ve kimse ile paylaşmayacağını sanırım yaklaşık bin kere söylemiştir. Masaya oturdum ve makarnamı yemeye başladım. Her zamanki gibi lezizdi. Yemekten sonra hep birlikte salona geçtik. Ailecek Tabu oynadık. Bu bizim cuma klasiğimizdi. Oynarken hepimiz gülmekten ölmüştük. Oyun bitince herkes dağıldı. Daniel uyumaya gitti, Mira ve Batuhan bodruma video oyunu oynamaya indi, ben ve eşim de odamıza çekildik. Bir süre ona sarılarak kitap okudum, sonra uykumuz geldi ve yattık. Yarın doğum günüm, bakalım bana ne hazırladılar? İşte böyle sevgili günlük. Artık kendimi 43 yaşında sayıyorum ve hayatımdan çok büyük zevk alıyorum. Sonsuza dek böyle sürmesini falan dilemeyeceğim çünkü sonsuzluk yoktur, yaşadığınız an vardır… 8-C Elif Dilan ÇELİK