22 Mayıs 2016 Pazar

SEBEBİ NE?

Son yıllarda çok fazla savaş var. Terör adeta küresel ısınma gibi yayılıyor. Kutuplarda foklar dünyanın parası olan kürkleri yapmak için katlediliyor ama insanlar şunu bilmiyor: Böyle yaparak kendi geleceklerini katlediyorlar. Mustafa Kemal Atatürk’ün sözü aslında savaşın ne olduğunu çok ama çok iyi açıklıyor: “Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır... Ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe savaş bir cinayettir.” Peki ya terör? Terör aslında neredeyse her ülkeden yardım alan bir örgüttür. O kadar silahı, bombayı kendileri yapmıyor herhalde. İlaç kutularından çıkan silahlar, yardım yemeklerinden çıkan bombalar, aslında bunların hepsi cahil bir ulusun yaptıklarından ibarettir. Atatürk cahillikle ilgili “Biz cahil dediğimiz, mektepte okumamışları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim ve hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.” demiştir. Bence insan olduğu sürece terör devam edecektir. Olası 3. Dünya Savaşı’nda tüm ülkeler birleşip teröre karşı olacağına kendi aralarında savaşabilirler. Albert Einstein: “3. Dünya Savaşı’nda hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum ama 4. Dünya Savaşı’nda taş ve sopaların kullanılacağını biliyorum.’’ cümlesini kullanmıştır. Şimdi bilim insanlarının neden yeni bir gezegene ihtiyacımız var demelerini çok iyi anlıyorum. Mehmet ÖZGÖR 6-A 

20 Mayıs 2016 Cuma

ZAMAN İSRAFI

“Zamanı olumlu değerlendirmek iyi bir şeydir.”  der hep büyüklerimiz. Bunu düşünen var mı aramızda? Zamanını iyi kullanmak, vakit kazanmak, zaman kaybetmemek… Günlük hayatta hep duyduğumuz kavramlardandır.  Mesela, düşünürüm bazen “Bu saniyeler bir daha yaşanacak mı?” diye. Sonra yine kafama “dank “ eder.  “Belki de bunu düşünmek de bir zaman kaybı?”
Bu yüzden her şeye karşı hazırlıklı olmamız gerekiyor. Her şeye karşı önlem almak bize vakit kazandıracaktır.
Sonuç olarak zamanın bir kere olduğunu, daha doğrusu bir kere olacağını bilmemiz gerekiyor ki zamanımız, hayatımız boşa gitmesin. Ben de sanırım bu yazıdan şunu anlıyorum ki, zaman kaybetmek bir israftır! Beren Elif NALÇAKAN 5-B

13 Mayıs 2016 Cuma

SAVAŞA HAYIR, BARIŞA HOŞ GELDİN DE

            Savaş bir katliam ise bu katliamın birçok sonucu var; ölüm, üzüntü, ızdırap, acı, zulüm, anne-babasız büyüyen çocuklar, çocuklarını kaybeden anne babalar… Peki, sebebi ne? Bu katliamın tek sebebi insanların kirli ve kana bulanmış çıkarları. Nasıl hastalıklı bir dünya bu? Bir insan kendi çıkarları için başkalarının hayatını hiçe sayar? Nasıl küçücük çocukların hayatını karartır? Nasıl?
           İnsanlığın neredeyse varoluşundan beri devam eden bu savaşlar insanları hiçbir zaman mutlu etmemiştir. Çıkar sağlamak için savaş çıkaranlar, çıkarlarını elde etseler bile artık onların üzerinde milyonlarca insanın kanı ve canı vardır. Peki, paylaşamadığımız şey ne? Hepimiz aynı havayı soluyor, aynı suyu içiyor, aynı gezegende yaşıyoruz. Peki, bir insan neden savaş ister? Bu tür insanlar genellikle kendilerini diğerlerinden üstün gören hastalıklı bir yapıya sahiptirler. Onlar için önemli olan sadece kendi çıkarları ve iyilikleridir. Atatürk demiştir ki: “Her insanın polisi kendi vicdanıdır. Polis ise vicdanı olmayanlar için vardır.” İşte savaşları engellemenin en basit yolu vicdanlı insanlar yetiştirmektir.
           Ben artık her akşam haberleri izlerken ölen şehitleri ve hayatını kurtarmak için şişme botlarla kaçarken boğularak ölen insanları görmek istemiyorum. Ben savaşa “Hayır” barışa “Hoş geldin” diyorum. Mehmet Mert DALKILIÇ 6-A  

ÇÖZÜM YOLLARI

          Hayatta herkesin karşılaştığı zorluklar vardır. Yaşam hepimizin seçimleriyle oluşmaktadır, seçimlerimiz bizi okul hayatımızda, günlük yaşantımızda arkadaşlarımızla ilişkimizde şekillendirmekte, bize bir bakış açısı vermektedir. Seçimlerimizle doğruyu ve yanlışı görmekte, yaşadıklarımızdan dersler çıkarmaktayız. Mesela hayatta her şey istediğimiz gibi gitmeyebilir. Eğer bir şeyi istediğimiz gibi yapamıyorsak yapma şeklimizi değiştirerek sorunu çözebiliriz.  Çok istediğimiz bir şeyi farklı yollar deneyerek çözmeye çalışabiliriz. Problemler için hiçbir zaman tek bir çözüm yolu yoktur.  Farklı bakış açıları ve farklı  yollar aramalıyız. Denediğimiz bir yol ile istediğimiz sonuca ulaşamadıysak denediğimiz yolu değiştirmeliyiz. Mehmet BOZDAĞ 5-B

12 Mayıs 2016 Perşembe

BU DÜNYA KİMSEYE KALMAYACAK

Duyarlılık nedir? İyi kalpli olmak mı, doğayı temiz tutmak mı, fakirlere yardım etmek mi? Yoksa olması gerektiği gibi doğayı korumak, yardıma muhtaçlara koşulsuzca yardım etmek mi? Peki insanlar ne kadar duyarlı? İnsanlar çok mu  barışçıl?  Çok mu yardımsever? Çok mu iyi kalpli? Yoksa tam tersi mi? İşte insanlar tam bu noktada üçe ayrılır: duyarsızlar, melek maskesi takmış şeytanlar ve melekler. Dünyada türlü türlü insan var: mutlular, mutsuzlar, yönetenler, muhtaç olanlar vb. Bu insanların aynı fiziksel yapıları var, hepsi insan ama niye bazıları mutlu bazıları mutsuz? Niye bazıları eğlenirken bazıları ağlıyor? Afrika’da açlık kıtlık, bazı Arap ülkelerinde iç savaş varken neden uzak ülkeler bunu önemsemiyor? Peki, eğer bu durum onların başına gelseydi ne olurdu? Dünya yerinden oynardı! Peki, şimdi neden onlar umursamıyor? Bir ülkede savaş var ama onun komşusunun bundan haberi bile yok! Bazı ülkelerin yardıma ihtiyacı varken diğer ülke bunu televizyondan izleyip bu duruma gülüyor. Ama eğer bir ülke yardım ederse diğer ülke sırf gövde gösterisi yapmak için onun 10 katı yardım yapıyor. Avrupa’da bir deprem olsa herkes yardıma koşar ama fakir ülkelerde deprem olsa ona sadece komşusu yardım eder. Tabi duyarlı bir komşusu varsa! Belki eğer biraz anlayışlı olsaydık dünya bu halde olmazdı… Unutmayın, bu dünya size kalmayacak, sizin olmayacak! Duru AZARSIZ 6-B




11 Mayıs 2016 Çarşamba

SORU AYARLARI

Mutlaka bilir herkes soru sormayı ama bazı soruların cevapları bilinmez. İnsanların kaynaklarını bilmediği soruları hiç araştırmadan, anlamını bilmeden başkalarına sorup cevap alamayınca duydukları his ne kadar da kötü oysa soruları araştırıp düzgün bir biçimde insanlara sorsalar hiç de zorluk çekmezler. Belki bazıları bunu anlamaz, belki hiç anlamaz ama sonra da anlamayan kalmaz. O sorduğumuz sorunun konusuyla ilgili şeyleri merak edince sormalıyız. Sorduğumuz soruların ayarını bilmeli, içeriğini anlamadığımız soruları başka insanlara sormamalıyız. Cevabı merak etmediğimiz, bildiğimiz soruların üzerinde durup yeni soruları düşünürsek farklı sorularla ilgilenemeyiz. Kısacası soruların ayarını, konusunu, amacını insanların tepkisini, mantığını bilmeden sormamak hem bizim için hem de insanlar için iyi olur. Naz ÖZEL 5-B