27 Eylül 2017 Çarşamba

BİSİKLET

Okulun son günüydü. Kadir heyecanla öğretmeninin karneleri dağıtmasını bekliyordu. Acaba karnesi nasıldı? Kalbi küt küt atıyordu. Öğretmen sınıfın kapısında elinde karneleri ile göründü. Bütün dersleri  çok iyiydi. Öğretmen ve arkadaşları ile vedalaştı.  Koşa koşa eve geldi.  Zile tüm gücü ile bastı. Kapıyı açan annesinin boynuna atıldı. Annesi karnesini inceledi. Oğluna tekrar sarıldı. Onu tebrik etti. Kadir karnesini bir an önce babasına göstermek istiyordu. Babası birazdan öğle yemeği için gelirdi. Zil çaldı. Kadir koştu, kapıyı açtı. Babasının gülen gözleri ona bakıyordu. O da ne? Kadir’in günlerdir hayalini kurduğu bisiklet vardı. Babasının boynuna sarıldı. Teşekkür etti.  Bisikletine binmek istedi. Babası:
-Hayır oğlum!  Bisikletine şimdi binemezsin. Akşam gelirken sana kask getireceğim. Bu  güvenliğin ve sağlığın için.  Kaskın olmadan binmene izin veremem. Bisiklet için bu kadar bekledin. Biraz daha bekleyebilirsin, dedi. Annesi de babası gibi düşünüyordu. Kadir’in aklına öğretmenin anlattıkları geldi. Annesine ve babasına hak verdi. Fazla ısrar etmedi. Babası yemeğini yedi. İşine gitti. Babasının bir an önce gelmesini diliyordu.
Annesi akşam yemeği hazırlığı için manava sebze almaya çıktı. Kadir’in canı sıkılıyordu. Bisikletine bir daha bakmak istedi. Üzerine bindi, çok güzeldi. Hazır evde kimse yoktu, birkaç tur atsa kimse onu görmezdi.
Sadece birkaç tur mu? Kadir neredeyse bütün mahalleyi dolaştı. Annesi eve geldiğinde Kadir ortada yoktu, annesi biraz endişelendi. Hemen bisikletin olduğu yere baktı. “Demek sabredemedi.’’ dedi.
Çaresizdi, Kadir´in eve gelmesini bekledi. Ardından kapı zili çaldı, annesi hemen kapıya koştu. Gelen, Kadir’in babasıydı ve yanında Kadir vardı. Annesi hemen ona sarıldı, babası kask getirmişti. “ Oğlum bir sabredemedin, değil mi? dedi babası. “Ne yapayım baba, canım çok sıkıldı, ben de hemen bisiklete bindim.” dedi Kadir. “Ama başına bir şey gelebilirdi oğlum, en azından kask var, yarın da binebilirsin.”  “Teşekkürler baba.”
Öbür gün Kadir, hemen en iyi arkadaşları Ela ve Aral ile bindi. Ela, mavi gözlü, sarışın bir kızdı, çok iyi bir sporcuydu. Aral ise siyah saçlı, kahverengi gözlüydü, en sevdiği spor basketboldu, Kadir ile çok oynarlardı. Ela bisiklet sürmeyi pek bilmiyordu, o yüzden Kadir ona öğretti. Sonra Aral da bisikletini getirdi ve beraber bindiler. Lina ELMİLADİ 6-A


22 Eylül 2017 Cuma

KADİR'İN BİSİKLETİ

Okulun son günüydü. Kadir heyecanla öğretmeninin karneleri dağıtmasını bekliyordu. Acaba karnesi nasıldı? Kalbi küt küt atıyordu. Öğretmen sınıfın kapısındaelinde karneleri ile göründü. Bütün dersleri  çok iyiydi. Öğretmen ve arkadaşları ile vedalaştı.  Koşa koşa eve geldi.  Zile tüm gücü ile bastı. Kapıyı açan annesinin boynuna atıldı. Annesi karnesini inceledi.Oğluna tekrar sarıldı.Onu tebrik etti. Kadir karnesini bir an önce babasına göstermek istiyordu. Babası birazdan öğle yemeği için gelirdi. Zil çaldı. Kadir koştu, kapıyı açtı. Babasının gülen gözleri ona bakıyordu. O da ne? Kadir’in günlerdir hayalini kurduğu bisiklet vardı. Babasının boynuna sarıldı. Teşekkür etti.  Bisikletine binmek istedi. Babası:
-Hayır oğlum!  Bisikletine şimdi binemezsin. Akşam gelirken sana kask getireceğim. Bu  güvenliğin ve sağlığın için.  Kaskın olmadan binmene izin veremem. Bisiklet için bu kadar bekledin. Biraz daha bekleyebilirsin,dedi. Annesi de babası gibi düşünüyordu. Kadir’in aklına öğretmenin anlattıkları geldi. Annesine ve babasına hak verdi. Fazla ısrar etmedi. Babası yemeğini yedi. İşine gitti. Babasının bir an önce gelmesini diliyordu.
Annesi akşam yemeği hazırlığı için manava sebze almaya çıktı. Kadir’in canı sıkılıyordu. Bisikletine bir daha bakmak istedi. Üzerine bindi, çok güzeldi. Hazır evde kimse yoktu, birkaç tur atsa kimse onu görmezdi.

Kadir bisikleti alıp dışarı çıktı ve hızla sürmeye başladı. O kadar hızlıydı ki dere yoluna kadar gitmesi sadece birkaç dakikasını aldı. O sırada mahallenin çocuklarıyla karşılaştı. Çocukların içinde mahallenin kabadayısı olan Mahmut da vardı. Mahmut, Kadir’e bir baktı, sonra da “Bisikletin güzel de sen bununla ancak arkamdan nal toplarsın.” dedi. Bunu duyan Kadir gaza gelip yarışı kabul etti. Bunu gören Teoman Kadir’e yapmamasını, bunun tehlikeli olacağını söyledi. Ama Kadir kararından dönmeyerek yarışı kabul etti. İkisi de hazırlık pozisyonunu aldı ve yarış başladı. Mahmut öne geçti. Bunu gören Kadir dayanamayıp hızlandı. Tam Mahmut’u sollayacakken Mahmut sola kırarak Kadir’in dengesini bozdu ama o da ne? Bir anda önüne bir kedi çıktı. Kediye çarpmak istemeyen Mahmut yana kırdı ve ne olduğunu anlamadan bir anda ağaca tosladı. Kadir, Mahmut’u geçtim diye sevinirken Mahmut’un bisikleti Kadir’inkinin önüne düştü. Kadir bir anda kendini havada süzülürken buldu ve o da aynı Mahmut gibi önce başını ağaca çarptı, sonra da taşla kaplı dereye uçtu. Bir omzu çıkmış ve başı yarılmıştı. Bunu gören arkadaşları ona bir an öce yardım etti. Durumu çok ağır değildi ama yine de hastaneye gitti. Kadir hastanede anne ve babasından nasıl özür dileyeceğini düşündü. Alp GÜLER 6-A 

KADİR'İN BİSİKLET MERAKI

Okulun son günüydü. Kadir heyecanla öğretmeninin karneleri dağıtmasını bekliyordu. Acaba karnesi nasıldı? Kalbi küt küt atıyordu. Öğretmen sınıfın kapısında elinde karneleri ile göründü. Bütün dersleri  çok iyiydi. Öğretmen ve arkadaşları ile vedalaştı.  Koşa koşa eve geldi.  Zile tüm gücü ile bastı. Kapıyı açan annesinin boynuna atıldı. Annesi karnesini inceledi.Oğluna tekrar sarıldı.Onu tebrik etti. Kadir karnesini bir an önce babasına göstermek istiyordu. Babası birazdan öğle yemeği için gelirdi. Zil çaldı. Kadir koştu, kapıyı açtı. Babasının gülen gözleri ona bakıyordu. O da ne? Kadir’in günlerdir hayalini kurduğu bisiklet vardı. Babasının boynuna sarıldı. Teşekkür etti.  Bisikletine binmek istedi. Babası:
-Hayır oğlum!  Bisikletine şimdi binemezsin. Akşam gelirken sana kask getireceğim. Bu  güvenliğin ve sağlığın için.  Kaskın olmadan binmene izin veremem. Bisiklet için bu kadar bekledin. Biraz daha bekleyebilirsin,dedi. Annesi de babası gibi düşünüyordu. Kadir’in aklına öğretmenin anlattıkları geldi. Annesine ve babasına hak verdi. Fazla ısrar etmedi. Babası yemeğini yedi. İşine gitti. Babasının bir an önce gelmesini diliyordu.
Annesi akşam yemeği hazırlığı için manava sebze almaya çıktı. Kadir’in canı sıkılıyordu. Bisikletine bir daha bakmak istedi. Üzerine bindi, çok güzeldi. Hazır evde kimse yoktu, birkaç tur atsa kimse onu görmezdi. Sonra bisiklete atlayıp arkadaşlarıyla oyun oynadıkları parka gitti. Arkadaşlarının birinin adı Cenk, diğerinin adı ise Erdem idi.Cenk  uzun boylu, sportif, kıskanç ve 12 yaşında bir çocuk; Erdem ise kısa boylu, tek kaşlı, kıskanç ve akıllı bir çocuktu.Cenk ve Erdem, Kadir’i bisikletle görünce çok şaşırdılar. Ve ikisinin de kıskanç bir yapısı olduğu için içlerinden “Keşke aynısından bizim de olsaydı.” diye geçirdiler. Kadir onlara “Ben iki dakika karşıdaki markete gidip geleceğim.Siz bisikletime göz kulak olabilir misiniz?” diye sorunca ikisinin de gözleri fal taşı gibi açıldı.İkisi de aynı anda “Tabi bakarız.” dediler.Kadir markete gidince ikisi de Kadir’in bisikletine binip birkaç tur atmak istediler.Kadir marketten gelince gözlerine inanamadı. Babasının yeni aldığı bisiklet yerinde yoktu.Bir an “Cenk ve Erdem mi götürdü?” diye kuşkulandı. Başladı bisikletini aramaya.Annesi de eve gelince ve Kadir’i göremeyince o da başladı aramaya.Kadir bisikletini arıyor, annesi de Kadir’i arıyordu. Kadir aradı, aradı bulamadı.En son babasına söylemek üzere eve geldiğinde ne görsün? Bisikleti bahçedeydi ve arkadaşları da hemen arkasındaydı.Arkadaşları dedi ki “Seni zor duruma düşürdüğümüz için özür dileriz.Bisikleti ilk gördüğümüzde kendimizi kaybettik. Ne olur bizi affet!”.

    Annesi gelince de annesine durumu anlattı, bir daha böyle olmayacağına dair söz verdi. Ve bundan sonra da hep arkadaşlarıyla barışık ve annesiyle de dert ortağı oldu. Nehir OZMAN 6-A

BİSİKLET

Okulun son günüydü. Kadir heyecanla öğretmeninin karneleri dağıtmasını bekliyordu. Acaba karnesi nasıldı? Kalbi küt küt atıyordu. Öğretmen sınıfın kapısındaelinde karneleri ile göründü. Bütün dersleri  çok iyiydi. Öğretmen ve arkadaşları ile vedalaştı.  Koşa koşa eve geldi.  Zile tüm gücü ile bastı. Kapıyı açan annesinin boynuna atıldı. Annesi karnesini inceledi.Oğluna tekrar sarıldı.Onu tebrik etti. Kadir karnesini bir an önce babasına göstermek istiyordu. Babası birazdan öğle yemeği için gelirdi. Zil çaldı. Kadir koştu, kapıyı açtı. Babasının gülen gözleri ona bakıyordu. O da ne? Kadir’in günlerdir hayalini kurduğu bisiklet vardı. Babasının boynuna sarıldı. Teşekkür etti.  Bisikletine binmek istedi.Babası:
-Hayır oğlum!  Bisikletine şimdi binemezsin. Akşam gelirken sana kask getireceğim. Bu  güvenliğin ve sağlığın için.  Kaskın olmadan binmene izin veremem. Bisiklet için bu kadar bekledin. Biraz daha bekleyebilirsin,dedi. Annesi de babası gibi düşünüyordu. Kadir’in aklına öğretmenin anlattıkları geldi. Annesine ve babasına hak verdi. Fazla ısrar etmedi. Babası yemeğini yedi. İşine gitti. Babasının bir an önce gelmesini diliyordu.
Annesi akşam yemeği hazırlığı için manava sebze almaya çıktı. Kadir’in canı sıkılıyordu. Bisikletine bir daha bakmak istedi. Üzerine bindi, çok güzeldi. Hazır evde kimse yoktu, birkaç tur atsa kimse onu görmezdi.
Dışarı çıktı. Evine yakın olan arazide bisikletine binmeye başladı. Sonra tam evine gidiyordu ki Ayşegül Abla’yı gördü. Ayşegül Abla, uzun boylu, sarışın, şık giyinen bir hanımefendi idi. Kadir’e dedi ki:
- Kadirciğim, bu arazide kasksız binemezsin. Senin için çok tehlikeli.
Kadir tamam dedikten sonra eve gidiyordu ki ekmek fırınının önünde Ali Ağabey ile karşılaştı. Ali Ağabey Ayşegül Abla’nın kocası idi.Esmer, orta boylu bir iş adamı idi. Kadir’e kasksız bisiklete binemeyeceğini yoksa düşüp bir yerini incitebileceğini söyledi.

Sonra Kadir eve gitti, bilgisayarda oyun oynadı, kitap okudu, ödev yaptı. Ve annesi geldi. Annesi yemeği hazırlarken Kadir de sofrayı hazırladı, salata yaptı. Sonra babası geldi ve biricik oğluna kaskını verdi. Yemek yediler. O anda Kadir gizli yaptığı bisiklet turundan söz etmeye karar verdi. Çünkü rahatsız olmuştu. Ailesinden özür diledi ve bir daha kasksız bisiklete binmeyeceğine söz verdi. Damla EYİOĞLU 6-A