27 Şubat 2015 Cuma

YAŞAMIN DEĞERİ

İnsan yaşarken ölmeyi düşünmez, düşünmesi de gerekmez çünkü bir gün öleceğimizi biliriz ama her an öleceğimizi düşünürsek yaşamdan zevk alamayız. Ama sonuçta hayatı yaşarken de hayatın tadını çıkarmayı unutmamalıyız.
Her günü para gibi düşünelim ve bir hikâye yazalım. Bir gün  piyangodan bir ikramiye kazanır ailelerimiz. Biz yeni bir hayat olarak gelmişizdir dünyaya. Biz büyüdükçe para harcanmaya başlar. Okuruz, gün geçer, para gider. Evleniriz, iki kişi oluruz, para gider. Çocuk gelir, para gider. Gün geçtikçe para azalır, biz ise yaşlanmaya başlarız ve bir de bakarız ki para suyunu çekmiş.
Bir kumbaranın içindeki para gibi bizim yaşamlarımız da bir gün sonlanacak ve çok sevdiğimiz ailelerimizle birbirimizden kopacağız.  Yaşam süremizi miktarını bilmediğimiz cebimizdeki para gibi düşünürsek sonuçta elimize kalan ya pişmanlık duygusudur ya da gururdur. Gereksinimlerimizi karşıladığımız için sevinir, lüzumsuz harcadığımız için üzülürüz. Hepimizin birçok “keşke” ve “iyi ki”leri vardır. “İyi ki”lerimiz, “keşke”lerimizden fazla olduğu zaman hayatı boşuna yaşamamışız, demektir.
Yaşadığımız her saniyenin tadını çıkarmalıyız. Yaşam bize verilmiş bir armağandır ve çok  değerlidir. Eğer yaşamın değerini bilmez ve her günü boşa geçirirsek anlamsız bir hayat yaşamış oluruz. Hani paraya benzetmiştik ya hayatı, o parayla yaptığımız yatırım belki hayatımızı güzelleştirecek. Kim bilir? Hayatımızı harcarken düşünmeyi göz ardı etmemeliyiz. Yaptığımız her şeyi düşünerek yaparsak harcamalarımız bize kar sağlar.
Cebimizde biriken değerler hayatımıza kattıklarımızdır. Gönlümüzce harcarken yaşam enerjimizi yükseltmeli, yaşamın sıfırlanacağı günü olumlu düşüncelerle karşılamalıyız.  Cervantes’in dediği gibi, “Hayat bozuk para gibidir; dilediğiniz gibi harcayabilirsiniz ama sadece bir kez." Eylül ŞIRAY 5-A