Yol
karanlık ve sessizdi. Issız bir yerdi burası, ne olacağı belli olmazdı.
Korkuyordum açıkçası. Her ne kadar iri yarı olsam da başıma bir şey
gelebilirdi. Bunları düşündükçe, adımlarım hızlanıyordu. Yağmur da yağıyordu
üstelik. Normalde yağmur varken, içim huzur dolardı. Fakat bu sefer öyle
değildi. Yağmurun şiddeti arttıkça benim de kalp ritmim şiddetleniyordu. Neden
böyle olmuştu? Yaz yağmuruydu bu, bana şans getirirdi. Böyle düşünüyordum çünkü
muhteşem bir anısı vardı benim için. Yaz yağmuru, düşüncelerimin başucundaydı.
Mevsimlerden
yazdı, her zamanki gibi yürüyüşe çıkmıştım. Evden çıkıp deniz kenarına yürümeye
koyuldum. Tam deniz kenarına gelmişken, aklıma bir fikir geldi. Oturduğum
sitenin diğer taraflarını hiç gezmemiştim, merak ediyordum. Ani bir karar
değişikliği ile siteye döndüm ve dolaşmaya başladım. Tam bir evin bahçesindeki
çiçeklere bakarken, bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başladı. Sırılsıklam
olmuştum. O arada evin sahibi kapıyı açıp beni içeri davet etti. Nazik, bekar
bir hanımefendiydi. Çok hoş biri gibi görünüyordu. İçeri girince biraz sohbet
ettik. Tek kelimeyle mükemmel biriydi. Bu, yazın ilk yağmuru, beni dünyanın en
şanslı kişisi yapmıştı. İsmi Yağmur'du. Şansa bakın, yağmur sayesinde
tanıştığım kişinin adı da Yağmur'du.
Aradan
1 ay falan geçmişti, iyice bağlanmıştım ona. Her günümüzü birlikte
geçiriyorduk. Arkadaşça. Öyle görüyorduk birbirimizi, arkadaş olarak. Belki de
sadece o öyle görüyordu. Her ne kadar arkadaş olduğumuzu sansam da ben ona
ister istemez aşık olmuştum. Evet, evet. Kesinlikle aşıktım ona. Onsuz
yapamıyordum. Her zaman yanımda olsun istiyordum. Onu her saat, her dakika ve
her saniye özlüyordum.
Bir
gün yanına gittiğimde bana gideceğini söyledi. Bunu duyduğumda beynimden
vurulmuşa döndüm. Yurt dışına gidemezdi. Beni bırakamazdı. Ertesi gün evine
gittiğimde eşyalarını toplamış, gidiyordu. Ona son bir kez sarılma şansım
vardı. Sarıldım. Belki de hiç geri dönmeyecekti. Mutsuz bir şekilde taksiye
bindi ve uzaklaştı. Yapabildiğim tek şey, arkasından bakmak olmuştu...
İşte o
günden beri, yaz yağmurlarının bana uğur getirdiğine inanırım. Her gün onun
evinin önünden geçerim. İşte bu yağmurlu yaz gününde de, onun evine gidiyordum.
Eve yaklaştığımda, evin ışıklarının yandığını gördüm. Koşarak evin yakınına
gittim, kapı açıktı. İçeri girdiğimde bir kadın gördüm. İlk başta her ne kadar
tanımasam da, sonradan Yağmur olduğunu anladım. İnanamıyordum. Ne kadar
değişmiş ve güzelleşmişti. Yıllardır hasretini çektiğim insan karşımda
duruyordu. Kim olduğumu anlamıştı sanırım. Bana gülümsedi. Gülüşü hala aynıydı.
Sıcacık ve samimi. Sonra birden, gözleri derinleşti, bakışları uzaklara kaydı.
Dudaklarında hafif bir tebessüm belirdi, eskileri hatırlıyordu o da. Bir anda
gözleri parladı ve bakışlarını bana yöneltti. Gözlerinin içine baktığımda eski
günlerimizi görebiliyordum. Koşarak boynuma atladı. Onu özlemiştim.
Düşüncelerimin başucundaki kadın, yaz yağmurum, şimdi yanımdaydı... Delfin
ODABAŞI 8-A