Cenk erkenden kalktı.
Bu onun için büyük bir gündü. Bugün 28 Temmuz yani Cenk’in doğum günüydü. Her
sene hediye olarak istediklerinin aksine, bu sene ilk defa oyuncak istemedi.
Bunun yerine babasının okuduğu bir makalede gördüğü kahveye gitmek istedi.
Okuduklarına bakılırsa bu kahve üç kişinin ömrünü uzatmıştı. Belki bu kahve
epey yaşlanmış olan dedesinin de ömrünü uzatabilirdi.
Babası, Cenk’in hevesini kırmak
istemedi ve birlikte yola çıktılar. Yaklaşık bir saat süren yolculuktan sonra
oraya vardılar. Ancak büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar. Çünkü bu kahve iki
ay önce kapanmıştı. Cenk ağlamamak için kendini zor tuttu. Yüzüne bir hüzün
çökmüştü, adeta gözyaşları akmak için fırsat kolluyordu. Bunu gören yaşlı bir
adam onu teselli ettikten sonra, niye üzüldüğünü sordu. “Bu kahvenin üç kişinin
ömrünü uzattığını duyduğum için belki dedemin de ömrünü uzatır diye buraya
geldim, ama ben geldiğimde kahvenin kapandığını öğrendim. Bu yüzden üzüldüm.”
dedi Cenk. Yaşlı adam “Belki ben sana yardımcı olabilirim.” dedi. Cenk sanki
bunu bekliyormuş gibi hemen bir soru sordu: “Bu kahvenin sahibine ne oldu? “
Yaşlı adam “ Kendisi iki ay önce vefat etti, kahve de bu yüzden kapandı.” dedi.
Cenk, “Hiç bu kahveye gittiniz mi?” diye sordu. “Birçok kez.” yanıtını aldı.
İyice heyecanlanan Cenk son sorusunu da sordu: ”Bu kahve nasıl insanların
ömrünü uzatıyordu?” Yaşlı adam, “Biz her akşam burada toplanıp dertlerimizi ve
mutluluklarımızı paylaşırdık. Atalarımızın dediği gibi “Sevinçler paylaştıkça
büyür, acılar paylaştıkça küçülür.” Bu yüzden insanı hayata bağlayan ve ömrünü
uzatan en önemli şeylerden biri sahip olduğu dostlardır.” dedi.
Cenk umut ve neşeyle dönüşte
dedesini ziyarete gitti. Kapıyı açan dedesine sımsıkı sarıldı ve : "Dede yeni
bir arkadaşa ne dersin? Hem belki sana ömür uzatma kahvesinin sırrını da
anlatır.” dedi. Mehmet
Mert DALKILIÇ 7-A