17 Ekim 2015 Cumartesi

ENGELSİZ HAYAT

Çocukluğumuzdan itibaren hayatımızla ilgili birçok hedef koyarız. Kimimiz doktor, kimimiz öğretmen olma, anne-baba olma, iyi bir insan olma, dünyayı gezme gibi kendi adımıza koyduğumuz hedeflerimiz vardır. Bunların bazılarını gerçekleştirirken, bazılarından bazen farkında olmadan, bazen unutarak bazen de önemsemeyerek vazgeçeriz. Peki, gerçekleştiremediklerimiz için hiç çaba sarf ettik mi? Yapabileceklerimizi yaptık mı? Yapamamışsak bizi ne engelledi?
Yaşama sevincimizi engelleyen, hedeflerimize ulaşma isteğimizi yok eden, bizi güçsüz hissettiren şeyleri engel olarak tanımlayabiliriz. Bu engeller kendi içimizden gelebileceği gibi çevremizden de kaynaklanabilir. Bazen sağlık, kayıplar, ekonomik zorluklar bizi hedeflerimizi gerçekleştirmekten alıkoyabilir. Bunun yanında önyargılarımız, korkularımız, bize öğretilen, geçmişten günümüze aktarılan öğretiler, toplumsal baskılar da bizi engelleyebilir. Tek bir hayatımız olduğunu hepimiz biliyoruz ama kaçımız cesurca hayatımızdaki eksiklikleri gidermeye ve olumlu yönde değiştirmeye çalışıyoruz? Önemli olan tüm engellere rağmen bahaneler üretmeden hedeflerimiz için mücadele edebilmektir. Örneğin, dünyaca ünlü fizikçi Stephan Hawking ağır fiziksel engeline karşın önemli bir bilim adamı olmayı başarmıştır. Onun gibi birçok bedensel ve zihinsel engelli insan bile hayatının zirvesine ulaşabiliyorsa biz de içimizdeki gücü keşfedip dışarı çıkarabilmeliyiz. Ünlü şair Neyzen Tevfik şöyle demiş:
“ Hayat çatlak bardaktaki suya benzer…
İçsen de tükenir içmesen de…
Bu yüzden hayattan tat almaya bak…
Yaşasan da bitecek yaşamasan da…”
Kısacası, hedeflerimize ulaşmanın en önemli aşaması öncelikle onlara sahip çıkmaktır. Çünkü hedeflerini kaybeden insanlar, sudan çıkmış balık gibidirler. Bir süre çırpınır ve yok olurlar. Korkular, kaygılar, önyargılar ve toplumsal baskılar gibi bizi engelleyen iplerden kurtulmalı, hedeflerimize ulaşabilecek ışığı içimizden çıkarmalıyız. Bu ışık en önemli yol göstericimizdir. Mert DALKILIÇ 6-A