19 Kasım 2015 Perşembe

BUGÜNÜN İŞİNİ YARINA BIRAKMA

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellal, pire berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, bağda üzüm bekler, derede odun yüklerken; alem uykuda ben pusudayken, yedi kişilik bir aile varmış. Çocukların annesi ve babası ölünce kardeşler öksüz kalmış. Eğitimlerini tamamlamışlar ancak en küçük kardeş daha beş yaşındaymış. Bunun üzerine diğer dört kardeş çalışıp para kazanmayı önermişler. Bu plan hepsinin hoşuna gitmiş. Bunun üzerine iki kardeş sabahları, iki kardeş de akşamları babalarının mağazasına gitmeye başlamışlar ancak bu durumu en küçük kardeşe söylememişler. Her gün, her gün mağazaya gidiyorlarmış artık. İki kişi, iki kişi işi beceremiyorlarmış. En büyük kardeş: “Birlikten kuvvet doğar.” diyerek diğer iki kardeşi çağırmış. Bir kardeş gelmek istememiş. Israr etmişler ama inatla gelmek istemediğini belirtiyormuş. En büyük kardeşin sabrı taşmış. “Zorla güzellik olmaz.”  diyerek ısrar etmekten vazgeçmişler.
Üç kişi denemişler, olmamış. Kardeşlerde dayanacak can kalmamış. Yeni birisini alalım demişler. Yapmışlar da… Böylece çürük tahtaya basmışlar. Tabii adam ilk önce iş teklifini kabul etmemiş. “Niye” diye sorunca en büyük kardeş sinirlenip “Üzümü ye, bağını sorma!” demiş. Adam korkup kabul etmiş. Çok konuşkanmış. Bir süre sonra adam patronluk taslamaya başlamış. Olmayacak bir şeyde “Bal gibi de olur.” deyip geçiştiriyormuş. Daha sonra zor olsa da adamı oradan kovmuşlar. Gökten üç elma düştü; biri bana, biri dinleyenlere, diğeri de bütün iyi insanlara olsun.” Elif NALÇAKAN  5-B