Bir gün balıkçı Şerafettin, balık avlamak üzere denize
açılmıştı. Her zamanki gibi teknesini birçok balıkla doldurmuştu. Fakat onun
aklında çok daha başka bir şey vardı; deniz kızını avlamak. Bu gün de hayallerini gerçekleştiremeyip, mutsuz bir şekilde eve dönmenin zamanı
gelmişti. Bu hayal yıllardır onun
rüyalarını süslüyordu çünkü onun için zenginliğe açılan bir kapıydı. Çünkü
deniz kızının pulları altın değerindeydi.
Yine bir gün balığa çıktığında, bir kayanın üstünde parlaklık
gördü. Ona doğru yaklaştığında parlaklığın şekillendiğini gördü. Bu parlaklık
gittikçe gözlerini kör eden bir ışığa dönüşüyordu. Fakat bunun hayal
olabileceği düşüncesi ile gittikçe körleşen gözlerini dinlemiyordu bile. Tam
zıpkınını almış fırlatacakken düşüncesinin doğruluğunu kanıtlayan deniz kabuğu
bikinisine, altın sarısı saçlarına, deniz mavisi gözlerine ve rengarenk
pullarına bakmaya başladı. Bir anda ellerinin gücünü kaybettiğini ve zıpkınının
elinden düştüğünü hissetti. Dizlerini hissetmiyordu. Yere düştü. Kalbi son
hızla çarpıyordu ve bayıldı. Gözlerini martıların ve denizin tatlı sesiyle
açtı. Denizkızı yanındaydı. Tam konuşacağı anda deniz kızının kaçtığını gördü.
Sağa baktı ve korsanların geldiğini fark etti. Tekrar sola baktığında balina
sürüsünün deniz kızı ile yaklaştığını gördü. Balinalar gemiyi korsanlarla
birlikte mideye indirdi. Deniz kızı kahramanlarım diye balinalara sarılıyordu.
Büyük bir hayal kırıklığına uğramıştı. Ayağa kalktı. Yıllardır hayalini kurduğu
şeyin bu kadar çabuk ellerinden kayıp gitmesine sinirlenmişti. Artık anlamıştı
ki kendi türünden olan insanlarla gezmeli, arkadaşlık kurmalıydı. Evine dönmek
üzere teknesine atladı…
GÜNEY NAZ TÜMÜKLÜ
6-B