Merhaba, ben taşım.
Beni neredeyse her yerde görüyorsunuz. Ama yine de hiç kimse beni umursamıyor.
Ben sadece kumsallarda, lokantaların saksılarında süs olarak duruyorum.
Bazıları beni sokaklarda
fırlatıp süründürüyor bazıları ise plajda yazın sıcak günlerinde denize
atıyor.İnsanlar beni umursamadığı için hem çok kızgınım hem de üzgün…İnsanlar
benim yerimde olsaydı en azından beni daha iyi anlayıp daha fazla değer
verirlerdi.
Taşlar pek macera
yaşamıyor diyorsunuz değil mi ? Bu söylediğiniz kesinlikle doğru değil.Taşlar
hiç bilmediğiniz kadar macera yaşıyor.Ben de başımdan geçen bir macerayı
anlatmak isterim.Eskiden Urla’da bir sokakta bir sürü arkadaşımla bir arada
yaşarken daha yeni yürümeye başlamış bir bebek minik ayakkabılarıyla üzerimizde
geziniyordu ve birden durup
eğildi.Gözüne kestirdiği beni yerden alıp ağzına attı.Minicik ağzında evirdi
çevirdi ve zor da olsa midesine göndermeyi başardı.Ağız ,yemek borusu,mide ,
bağırsaklar derken geldim anüse…Bebeğin annesi beni plastik bir kaka kabından
şaşkınlık içerisinde aldı.Yıkadıktan sonra ahşap bir kutuya koydu.Ara sıra
çıkarıp bakıyorlar ve şaşkınlıklarını dile getiriyorlar.
O kızın adı Ela Irmak
Çalışkanmış.Bebeklik anılarında yer almaktan ve bu tahta kutuda özenle
saklanmaktan çok mutluyum.
ELA
IRMAK ÇALIŞKAN
5-A