10 Aralık 2014 Çarşamba

GÜÇ VE ZEKA

Bir zamanlar ormanda yaşayan güçlü bir aslan varmış. Yalnız taş duvar olmaz ama bu aslan kendini çok beğenirmiş. Ona göre diğer hayvanlar  bir baltaya sap olamazmış. Diğer hayvanların da aslandan ödleri koparmış. Aslanın kürkü çok değerliymiş. Bu yüzden avcılar ormana baskın yapıp onları avlamaya çalışıyorlarmış. Bir de aynı ormanda yaşayan  küçük  bir örümcek varmış. Örümcek küçük, güçsüz olup efendi, iyi niyetli olduğunun farkındaymış. Ama hiçbir zaman bununla övünmezmiş. Kibrin kötü bir şey olduğunu bilirmiş.
Günlerden bir gün avcılar yine ormana gelmişler. O sırada aslan ile örümcek de gücün ne kadar önemli olduğuyla ilgili kafa patlatıyorlarmış. Aslan örümceğe, sen benim gibi olamazsın, küçüksün, diyormuş. Örümcek de aslana: “Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli.” diyormuş. Aslan bu sözleri kulak ardı ediyormuş. Başına geleceklerden haberi yokmuş. Avcılar aslan ve örümceğin yanına gelip tüfeklerini onlara doğrultmuşlar. Aslanın kendine güveni çokmuş. Ama aslandan daha zeki olan örümcek aslana zarar gelmemesi için avcıların tetiği çektiğinde ağından zıplamış. Avcıların silah tutan ellerini ısırmış ve onları zehirlemiş. Böylece aslanı kurtarmış. Aslanın gözleri dolmuş, çok mutlu olmuş. Bu olaydan dersini almış. Gücün tek başına bir işe yarayamayacağını anlamış. Avcılar kaçmışlar. Aslan örümceğe çok teşekkür etmiş. Örümcek aslanın dersini aldığı ve kurtulduğu için sevinmiş.
  Bu masaldan çıkardığımız ders görünüşe bakıp hiçbir canlıyı küçük görmememiz gerektiğidir. Tolga ERMAN 5-B