Bir
varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, çok uzak bir ülkede
yaşayan fakir bir çiftçi ve üç oğlu varmış. Bunlar tüm gün tarlada köle gibi
çalışır ancak karınlarını doyuracak parayı zor kazanırlarmış çünkü ülkenin açgözlü,
zalim kralı çiftçilerin kazandığı paranın çoğunu vergi olarak alırmış.
Çiftçinin iki oğlu armut dibine düşer misali babalarına benziyor, onun gibi hiç
ses çıkartmadan bu duruma boyun eğiyorlarmış. Ancak en küçük oğlan hem çok zeki
hem de gözü kara bir delikanlıymış. Bir gün babasına, “Ben bu duruma daha fazla
katlanamayacağım, gidip kralla görüşeceğim.” demiş. Babası: “Dur oğlum, yapma!” dese de bizim delikanlıyı
durduramamış. Delikanlı ertesi gün ‘’Erken kalkan yol alır.’’ diyerek yola
çıkmış. Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş, yorgunluktan bir dere
kenarında içi geçivermiş. Ne kadar uyudu bilinmez ama başına konan bir karganın
“Gak, gak’’ sesleriyle uyanmış. Gözleri fal taşı gibi açılmış ve “Hey! Sen
burada ne yapıyorsun?” diye sormuş. Karga: “Sakin ol, sana yardım etmek için
buradayım.” demiş. Karga bir zamanlar insan olduğunu ancak krala karşı geldiği
için onun kötü kalpli büyücüsü tarafından kargaya dönüştürüldüğünü söylemiş.
Ağzından bir parça tohum çıkarmış ve “Bunu krala yedirebilirsen onun içindeki
kötülüğü yenebilirsin.” demiş. Delikanlı tohumu almış ve kargaya teşekkür
ederek tekrar yola düşmüş. Saraya geldiğinde kralın çok hasta olduğunu, sadece
onu iyileştirebileceklerin içeriye alındığını öğrenmiş. Kapıdaki muhafıza
kralın ne rahatsızlığı olduğunu sormuş. Muhafız, kralın geceleri uyuyamadığını,
her şeyden korktuğunu, gündüzleri de kukumav kuşu gibi baktığını söylemiş.
Bunun üzerine delikanlı kralı iyileştirebileceğini söyleyerek onun huzuruna
çıkmış. Şöyle bir muayene ettikten sonra krala: “Kara vicdan hastalığına
yakalanmışsınız efendim.” demiş. Kral
yataktan doğrulmuş ve delikanlıya: “İyilik
yap, iyilik bul. Beni iyileştir, ne dilersen dile benden!” demiş. Delikanlı sihirli
tohumu suda eritip içirmiş. O günden sonra kral iyi bir insana dönüşmüş. Ülkedeki herkes mutluluk ve refah içinde yaşamış.
Gökten
üç elma düşmüş. Biri bu masalı yazana yani bana, biri bu masalı dinleyen
arkadaşlarıma, diğeri de bu masala not verecek olan Hakan Öğretmenime….) Mehmet Mert DALKILIÇ 5-A