Gazete okuyordum
bir gün. Bir yazı köşesinde adamın biri: “Aydınlanmak için sadece beynimiz bize
yeter.” yazmış. Ben de düşünmeye başladım. Aklıma da: “Peki, beynimizin
gerçekten aydınlanması için ne gerekli?” sorusu geldi. Birkaç gün sonra bir
kitapçıya gittim. Yeni bir kitap aldım. Bu kitap tam da bana göreydi. İçini
şöyle bir karıştırdım. Gerçekten de içinde ilgimi çeken konular vardı. Aslında
bayağı kalındı. İlk sayfasından okumaya başladım. Bir, iki hafta sonra kitap
bitmişti. Bu kitap göremediğim gerçekleri bana göstermişti. Aydınlanmıştım
resmen. Artık dünyayı farklı bir gözle görebiliyordum. O sırada aklıma bir şey
gelmişti. Artık kendi kitabımı yazabilecek kapasitedeydim. Tam da lafın üstüne
üç hafta önceki gazete yazısı geldi. Cevabını bulmuştu artık. Beynimizin
gerçekten aydınlanması için kitap gerek. Ama öyle masal, öykü, fantastik
kitaplar değil tabii ki de. İçinde gerçekliği olan bilimsel kitaplar gerekiyor.
Önümdeki kâğıda baktım ve derin bir nefes aldım. Kitabımı yazmaya başladım.
Aradan dört ay geçti. Kitabımın son cümlesini yazıyordum. Evet, kitabım tam
olarak yüz seksen sekiz sayfa oldu. Ha, bu arada kitabımın son cümlesinde merak
uyandırıcı bir cümle yazıyordu: “Gerçekten aydınlanmak ister misin?”. Sonra da
hazırlanıp kitabevine doğru yola çıktım… Derin AYGÜN 5-A