5 Mart 2015 Perşembe

AŞK VE ÖMÜR

1. sınıftayken yeni okulumda çok yabancılık çekmiştim. Sınıftakilerin çoğu ana sınıfından birbirlerini tanıyorlardı. Ama ben komşumuz Tarık dışında kimseyi tanımıyordum. Zaten Tarık da başka arkadaşlarıyla oyun oynuyordu. Bir gün öğlen yemeğinde beni yalnız görünce yanıma oturdu. Biraz sohbet ettik. Teneffüste de birlikte oyun oynadık.
            O günden sonra hep birlikte takıldık. Birlikte oyun oynadık, öğlen yemeğini birlikte yedik, hatta akşamüzeri de görüşüyorduk. Evimizin önünde çok büyük çok güzel bir ağaç vardı. Bir gün Tarık'la o ağaca çıktık. Ağacın üzerinden manzara çok güzel gözüküyordu. Birlikte güneşin batışını izledik. Artık her gün aynı saatte ağaçta buluşup sohbet ederek güneşin batışını izliyorduk. Bir gün yine beni ağaca çağırdı. ''Elif, biz büyüyünce  evlenelim mi?'' diye sordu. Gülümseyerek ''olur.'' dedim. 2. sınıfa geçtiğimde babamın işi nedeniyle taşınmak zorunda kaldık, Tarık da ben de çok ağladık ama babam taşınmak zorunda olduğumuzu söyledi. Taşındıktan sonra birkaç ay yüzüm gülmedi. Ama zamanla duruma alıştım. Üniversiteye geçeceğim zaman babam emekli oldu. Böylece eski evimize geri döndük. Eve döner dönmez Tarıkların kapısını çaldım. Tarık kapıyı açınca hemen ona sarıldım ve artık burada yaşayacağımızı söyledim. Tarık bu haberi duyunca çok sevindi. Birkaç yıl sürekli görüştük. Bir gün beni bir yere götüreceğini söyledi. Nereye götüreceğini çok merak ediyordum. Hemen yola çıktık. Biraz yürüdükten sonra ''İşte geldik'' dedi. Önümüzde küçükken çıktığımız büyük ağaç duruyordu. Ağaca çıktık ve bana evlenme teklif etti. Ben de kabul ettim.
            Şimdi 80 yaşındayız ve birbirimize eskisi kadar aşığız. Ömrümüz bitiyor ama aşkımız hiç bitmeyecek. İlayda ALP 8-A