Bir
zamanlar bir prenses varmış. Adı Petty’miş ve çok büyük bir sarayda yaşıyormuş.
Bu prenses her şeyi çok seven, hep mutlu olan bir kızmış çünkü bir sorunu
olduğunda kimseye fark ettirmeden, kendisi çözmeyi biliyormuş. Babası bir gün
Petty’yi bu kadar uslu ve akıllı bir prenses olduğu için tebrik etmek istemiş.
Kız Kral’a teşekkür etmiş ve hayatından mutlu olduğunu söylemiş ama babası
ısrar edince “Güneşi çok seviyorum, odamın çatısı camdan olsa da güneşi daha
fazla görsem.” demiş. Babası hemen prensesin isteğini yerine getirmiş. Kız çok
mutlu olmuş ama birkaç gün sonra bunun çok da iyi bir fikir olmadığına karar
vermiş. Güneşli sabahlarda zamanını diğer odalarda geçirir olmuş.
Durumu
fark etmeyen Kral, kızının hediyesine sevindiğini görünce bir hediye daha
vermek istemiş: kızı yağmuru çok sevdiği için ona bir yağmur makinesi
yaptırmış. Kız mutlu olup güneşli sabahları orada geçirmeye başlamış. Tabii bir
süre sonra ıslanmaktan bıkıp makineye şemsiyeyle girmeye başlamış. Babası bu
sefer durumu fark etmiş ve kendisini affettirmek için daha güzel bir hediye
vermek istemiş. Petty’nin rüzgarı çok sevdiğini bildiği için sarayın etrafına
hava üfleyiciler taktırmış. Kız babasına onu çok sevdiğini söylemiş ve soğuk
rüzgarda oyunlar oynamış. Makinenin ağaçtan üflediği yaprakları yakalamaya
çalışıyormuş.
Prenses
bir süre sonra bundan da sıkılmış ve rüzgar esince penceresini kapatır olmuş.
Kral artık kızmaya başlamış ve bir gün kızını yanına çağırmış. Demiş ki
‘’Petty, sevdiğini söylediğin bu kadar şeyi sana verdim ama şimdi hiçbirini
sevmiyor gibisin. İşte bu yüzden korkuyorum, beni de sevdiğini söylüyorsun. Naz
KARAİSMAİLOĞLU 8-B