24 Ekim 2016 Pazartesi

SEVGİ ZAMANI

               Uzun zaman önce bir gölün kenarında yaşayan iki evsiz varmış: bir anne ve bir çocuk. Bir gün anne köye gider, bir gün çocuk köye gidermiş. Sırayla değişirlermiş. Her akşam çocuk gölden balık tutarmış. Dallarla ateş yakıp pişirirlermiş kendi yemeklerini. Günler böyle geçip gidermiş.
                Yine bir sabah çocuk birden fazla balık tutmuş. Sabahın köründe annesini uyandırmaması gerektiğini düşünmüş. Tuttuğu balıkları hemen köye götürmüş. Tabii ki yolda aklından bir sürü şey geçmiş. Eskiden, çok eskiden, annesi ile babası ayrılınca kardeşi babasını seçmiş ve onunla kalmış fakat kendisi annesini seçtiği için birbirlerini göremiyorlarmış. Özlemini çektiği kardeşini tekrar görebilmeyi umut ediyormuş. Öğle vaktinde köye varmış ve boş bir yere kurulup balıkları satmaya başlamış. Herkes aldığı balıkları çok beğeniyormuş çünkü o göldeki su özelmiş. Kimse bunu bilmiyormuş. Çocuk kazandığı para ile annesine yemek ve gece sıcak tutacak bir battaniye almış. Annesi bu kadar parayı nereden aldığını sorunca dilenirken herkesin çok para verdiğini söylemiş. Gece sıcacık battaniyenin altında rahat rahat uyumuşlar. Çocuk gece rüyasında bir tören görmüş ama ne töreni olduğunu anlayamamış. Marşlar okunuyor, müzikler çalıyormuş. Uyandığında çok geç olmuş. Hemen balık tutmuş. Bu da zaman almış köye gitmiş ve eski yerine kurulmuş. Ama yanlış bir vakitte kurulmuş. Pazar teftişçileri gelmiş. Sıra ona gelince bir kovalamaca başlamış çünkü çocuğun ne tapusu varmış ne belgesi. Çocuk o kadar hızlıymış ki kimse onu yakalayamamış, sonunda çocuk bir eve rastlamış. Kapı açıkmış, içeriye girmiş. Ev o kadar küçükmüş ki odalar yokmuş, sadece salon varmış. Salonda uyuyan bir adam varmış. Babasına çok benziyormuş. Evi gezerken bir sehpanın üzerinde bir fotoğraf görmüş. Bir aile fotoğrafı. 4 kişilik bir aile. Anne, baba ve iki çocuk biri bebek diğeri tıpatıp kendisiymiş. Yoksa bu adam gerçekten eskiden zengin olan babası mıymış? Çocuk çok heyecanlanmış kalbi güm güm atıyor yerinde duramıyormuş. Babası uyanınca:
-          - Merhaba babacığım, canım babacığım, demiş. Adam gözlerini kırpıştırmış ve şaşkınlıkla:
-          - Oğlum? Canım oğlum, demiş.  Sarılmışlar. Zaten az sonra kardeşi gelmiş. Belki iki buçuk saat kadar sohbet etmişler. Vaktin nasıl geçtiğini anlayamamışlar. Çocuk çok geç olduğunu söyleyip ayrılmış. Annesinin yanına gitmiş. Annesi hemen:
-          - Neden balıkları sattığını bana söylemedin? Oğlum, seni takip ettim, demiş.
-          - Seni mutlu etmeye çalışıyordum, demiş çocuk. Annesi yumuşamış, sakinleşmiş ve:
-          - Bizim için mutluluk para değil bizim için mutluluk sevgi ve birliktelik.
Çocuk:
-         - Madem öyle neden 4 kişi değiliz? Neden 2 kişiyiz. Mutluluk birliktelik dedin, peki neden babamla ayrısınız, demiş. Kadın düşünmüş, taşınmış. Ve sonunda oğlunu haklı bulmuş. Eski kocasına gidip özür dilemiş.
   Bundan sonra sonra mutlu mesut ve zengin bir biçimde yaşarlar. Sevginin anlamını bu olaydan sonra öğrenmişlerdir. Peki,  sizce nasıl zengin oldular? Ya sevginin anlamı ne? Yağmur KASKAN 7-B