20 Şubat 2017 Pazartesi

BİR GÜNÜM

Yine her zamanki gibi kapının sesiyle uyandım. Kapının kilidinden kapıyı açtıkları şeyin sesi geliyordu. Ona sanırım telefon diyorlar. Ya da anahtar. Arkadaşımın annesi onları her zaman diğer evimde ya da başka bir yerde unutuyor. Neyse, ben devam edeyim. İçeri girdiler ama bugün geç gelmişlerdi. Evde en sevdiğim ikinci arkadaşım birkaç gündür yoktu. Gerçi ondan korkuyorum biraz. Beni oyuncak sanıyor sanırım. Ama hakkını yemeyeyim uzun patisi çok rahat. Ben nedense hep konudan kopuyorum, devam edeyim. Arkadaşımın annesi ve arkadaşım içeri giriyor. Tartıştıklarını duyuyorum:
-          Bla, bla bla bla bla. BLA BLA BLA BLA EYLÜL!
-          Blaa, bla bla bla bla. Bla anne.
Ne söylediklerini genelde anlamıyorum. Eylül arkadaşımın adı. Arkadaşım genelde bir şeyler unutan arkadaşıma anne diyor. O yüzden ben de ona kendi içimden anne diyorum. Birkaç saniye sonra en sevdiğim yerden, yani arkadaşımın yatağından kalkıyorum. Yumuşacık bir battaniyesi var. Onun üstünde uyumak çok rahat oluyor. Odadan çıkıp yanlarına gidiyorum ve çok güzel bir koku duyuyorum. Ayak kokusu. Hemen ayakkabıların yanına gidiyorum, iki çift de oldukça güzel kokuyor.
Nasılsın kızım? Gel sen benimle, diyen arkadaşımın beni kucağına almasıyla ayakkabıların yanından ayrılmak zorunda kalıyorum ama üzülmüyorum. Arkadaşımı özledim. Bugün yine geç geldi. Hemen mırıldamaya ve patimi yalamaya başlıyorum. O da beni seviyor. Oldukça mutluyum, ta ki karnımı okşamaya başlayana kadar. Hemen sinirlenip onu ısırıyorum ve kaçıyorum. Neden benim karnımdan sevilmeyi sevmediğimi anlamıyor?
Arkadaşımın odasından çıktığım an annenin akşam yemeğimi koyduğunu görüyorum. Bugünkü yemeğim kuru değil, yaş olan. Bana her gün bu yemeği vermiyor o yüzden heyecanlanıp hemen yemeye başlıyorum. O sırada odasından arkadaşım çıkıp banyoya giriyor. Elinde benimle ilgilenmediğinde baktığı anahtarı var. Ya da telefon. Bu kelimeleri her zaman karıştırıyorum. Su sesini ve açabileceği en yüksek sesteki metal müziği duyuyorum. İşte o zaman onu en az yarım saat sonra görebileceğimi anlıyorum.
Dediğim gibi yarım saat sonra banyodan çıkıyor. Yoldan geçerken beni de kucağına alıyor ve beraber odasına giriyoruz. Girer girmez kapısını kapatıp beni yatağına bırakıyor. Üstünü değiştirip yorganın altına giriyor. O sırada annenin seslendiğini duyuyoruz:
-          Eylül, blaaaa kurut!
Hayır. Kurut dedi. Az sonra o korkutucu ve çok ses çıkaran makine gelecek. Bunu anlar anlamaz yataktan atlayıp kapının önüne geçip bağırıyorum:
-          Kapı! Kapı! Kapı! Kapı!
Bunları söylememin ardından arkadaşım kapıyı açıp banyodan o makineyi almaya gidiyor. Ben de bunu fırsat bilip odadan kaçıyorum. Annenin ve diğer arkadaşımın odasına geldiğimde atlayarak cam kenarındaki dolabın üstüne çıkıyorum yayılıp uyuyorum.
Uyandığımda anne evden gitmiş oluyor. Odadan çıkıp salona gidiyorum fakat kapının kapalı olduğunu fark edip ağlamaya başlıyorum. Orada ne kadar olduğunu anlamadığım bir süre bekliyorum ve kapı açılıyor. İçeriden arkadaşım ve dede çıkıyor. Zaten diğer arkadaşımın burada olmadığı zamanlar ya dede de burada oluyor ya da arkadaşım burada olmuyor.
İkisi beraber kapıyı kapatıp evden çıkıyorlar. Ben de annenin odasına gidip cama bakarak arkadaşımı beklemeye başlıyorum. Arkadaşımın adı Köpük. Birlikte neredeyse her gün buradan konuşup dertleşiyoruz. Ben evden kaçma planları yapıyorum. Yanlış anlamayın, bu evdeki arkadaşlarımı ve anneyi seviyorum. Fakat Köpük’le beraber yaşama hayallerimiz var. Bir gün onunla ve arkadaşlarıyla tanışmayı gerçekten çok istiyorum. Aslında bir tanesiyle tanıştım. O da bazen Köpük’le beraber gelir. Her zaman gelemez çünkü onun çocukları var. Adı Zifiri. Çok tatlıdır. Onunla da konuşmayı ve Köpük’le küstüğümde Köpük hakkında dedikodu yapmayı çok seviyorum.

Uzun bir süre bekliyorum fakat bir türlü gelmiyor. Sonra aklıma uzun zamandır hamile olan Zifiri geliyor. Belki de bugün yeni çocukları doğmuştur. Bu düşünceyle heyecanlanıp hayaller kurarken uykuya dalıyorum. Birkaç saat sonra telefon –ya da anahtar- sesiyle uyanıyorum ve arkadaşımı karşılamak için kapıya doğru ilerliyorum. Eylül ŞIRAY 7-A