O hafif dalgalı günde güneş artık insanlara el
sallarken kapkara yaprakların üstünde başaktan küreklerle evlerine dönen küçük Kalimaka
Adası sakinleri birbirlerine hikâyeler ve efsaneler anlatıyorlardı. Bir efsane,
adayı yaratan Maka Muka’nın bembeyaz, pembe çiçekli gemisinin geri döneceği
hakkındaydı.
Kalimaka Adası neredeyse her tür ağacın
bulunduğu; insanların hayvanları, hayvanların insanları sevdiği bir adaydı. Adanın
göz bebeği olan dev Molimaka ağacının dev siyah yaprakları ve koyu kahverengi
bir gövdesi vardı; evleri, kayıkları hep bundan yaparlardı.
Neyse, biz denize dönelim. Tam kıyıyı görmeye
başladılar ki büyük bir dalga göründü ve bir anda Maka Muka’nın gemisi ortaya
çıktı, etrafında pembe taç yapraklarından yapılma bir sürü kayık vardı.
Kıyıya vardıklarında da Kaptan Maka Muka gemiden
indi ve denizi yatağı gibi kullanan karısı Kalimaso’yu gördü. Kalimaso da adanın
yaratılmasında büyük rol oynamıştı, karı koca işleri halletmişlerdi. Kalimaso,
adanın hayvanlarını yaratan kişiydi ve o da geri dönmüştü. Adalılar bu çifte
çok ilgi gösterdiler ama onlar ilgi istemiyordu sadece evlerinde tüm adayla
aile gibi olmak istiyorlardı.
Bir hafta sonra ada daha yeşermiş, hayvanlar
daha mutluydu. Maka Muka Molimaka yaprağında gezip adalılarla sohbet ediyordu. Kalimaso
ise arkadaşlarıyla adayı geziyor, yüzüyor, hatta hayvanlarla konuşuyordu. Herkes
için her şey mükemmeldi.
Çiftin gelişinin üzerinden
bir yıl geçmişti ve ada ona bir parti hazırlamıştı, tüm hayvanlar oradaydı. Partide
havai fişekler patlıyordu. Bundan sonra aylar, günler, yıllar demeden mutlu ve
bir arada yaşadılar. Ekin TURGUNER 7-B