20 Şubat 2017 Pazartesi

GENÇLİK SIRRI

Daha dün gibi hatırlıyorum. Yolda telaş içinde yürüyen iki genç ile tanıştım. Bana en yakın kafenin nerede olduğunu sordular. Telaş içinde kafe aramalarına şaşırdım ve merak ettim. Tarif edeceğimi söyleyip nedenini sordum. Söylemek istemediler ama sonunda baklayı ağızlarından çıkardılar. Ömür uzatmanın yolunu öğrendik dediler. Eğer öğrendikleri karışık bir duayı okuyup bir kafede oturursanız burada geçireceğiniz bir saat bir dakikaya eşit oluyormuş. Hiç inanmamıştım. Siz onu benim külahıma anlatım dedim ama en yakın kafeyi de tarif ettim.
Ertesi gün arkadaşlarla biraz zaman geçirmek için kahveye gidiyordum. Aklıma gençlerin bana yardımım karşılığında öğrettikleri sır gibi dua geldi. Kahvenin önünde bekleyen arkadaşlarıma da bu ömür uzatma duasını anlattım. Hiç inanmadığımız halde kaybedecek bir şey yok nasılsa deyip duayı okuduk ve kahveye girdik. Saate baktım, üç buçuktu. Arkadaşlarla sohbet edip çay, kahve içtik, tavla oynadık. Çok güzel zaman geçirmiştik. Hep beraber kalktık. Dışarı çıkınca tekrar saate baktığımda gözlerime inanamadım. Sadece bir dakika geçmişti. Oysa biz en az bir saat oturmuştuk.
Bu olaydan kimselere bahsetmedik. Her gün buluşmaya karar verdik. Bugüne kadar iki yüz kırk kez buluştuk. Yani on gün yerine dört saat tükettik ömrümüzden. Hepimiz çok mutluyduk. Ömrümüzü uzatmak kadar arkadaşlarla beraber olup, gülüp eğlenmek de bizi mutlu ediyordu. Mutlu olduğumuz için ruhumuz da genç kalıyordu. Mutluluk, gençliğin ve iyi yaşamanın sırrıydı. Mert ÖZTÜRK 7-A