21 Şubat 2014 Cuma

UMUDA YOLCULUK

Merhaba. Ben Nano Hernandez. İspanya Malaga doğumluyum. Şu an İspanya Milli takımı ve Barcelona’nın vazgeçilmez oyuncusuyum. Aslında küçükken tenise tutkundum. Ancak ailem beni futbola yönlerdirdi. Ne de iyi bir karar verdiler. On yedi yaşında Malaga’nın A takımına yükseldim. O haberi duyduğumda çok sevinmiştim. Malaga’da ilk sezonumda takım üçüncü oldu ve Şampiyonlar Ligi’ne çıktık. O sene Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale yükseldik. Ancak Real Madrid’e elendik. Artık biraz daha üste çıkma zamanıydı. Ben de Saint – Etiene’e transfer oldum. Orada da çok güzel zamanlarım oldu. Mesela 2012’de lig şampiyonu olurken en değerli genç oyuncu seçildim ve Fransa Ligi’nde bir Altın Top ödülü aldım. Ertesi sezon yine UŞL’de çeyrek final. Bu kez rakip Barça’ydı. İlk maçta 4-0 yenildik. İkinci maç dakika 60’da oyuna girip maçın kaderini değiştirdim. 1-1 iken 5-1 yaptık. Üç gol attım. Ama deplasman golü ile elendik. Hem de son dakikada gol kaçırdım. Artık daha iyi takımlara gitmek istiyordum. Bir gün bir mesaj geldi. Şöyle yazıyordu: “Milli Takım seni görmek istiyor.” Çok şaşırdım ve umutlandım. Pazartesi günü Gijon’daki çalışmadan tam not alınca milli takıma girdiğimi öğrendim. Çok gururluydum. Henüz 20 yaşında milli takımdaydım. Saint – Etiene’den ayrılıp PSG’ ye gittim. PSG ve Altın Çağım PSG takımı benim için dönüm noktasıydı. Çünkü buradan sonra dev takımlara gideceğimi umuyordum. Tanrı’ya şükürler olsun ki dualarım kabul oldu. 2013’te PSG ile lig şampiyonluğu. Yine En Değerli Oyuncu Ödülü. Ertesi sezon USL’de yarı final. Gelelim Dünya Kupası’na. Fransa, Gürcistan, Finlandiya ve Belarus’un olduğu gruptan lider çıktık. Grup şöyleydi: Japonya, Ekvator, Yunanistan. O dönemde Ajax’tan M.City’ye geçmiştim. M.City’deki oyunumla artık deniz aşırı takımlardan teklif alıyordum. Sonunda dünyanın en iyi takımı Barça’yı seçtim. Artık efsanelerle oynacaktım. İlk sezonumda üçleme geldi. Lige BBVA, Copade Rey, USL Dünya Kupası C Grubu’ndaki ilk maç Japonya’ya karşıydı. Sonuç 3-1. Goller Ben (2), Arpilicueta ve Endo’dan gelmişti. İkinci maç. Rakip Ekvator 2-0. Goller Ben ve Torros. Son maç rakip Yunanistan: 4-2. Goller Xavi, Ramos, Thiesta ve yine ben. Artık tam bir gol makinesiydim. Sonunda 2. kademeye yani elemelere gelmiştik. Rakibimiz D Grubu’nun 2.si Kolombiya. Normal süre ve uzatma 1-1. Penaltılarda 5. penaltıda J. Rodriquez kaçırdı. Artık sıra bendeydi. O anda tüm stadyum, tüm Belo Horizonte, hatta tüm dünyanın gözü bendeydi. Topa geldim, topa vurmadan önce şaşırtıp, ayak değiştirip sonra belirlediğim köşeye solumla düzgün bir vuruşla, tüm Kolombiya’yı ağlatan penaltıyı attım. Artık çeyrek finaldeydik. Rakip İngiltere’ydi, sonuç 2-1. Ben tüm golleri attım. Diğer gol W. Elbeck’indi. Yarı finalde Hollanda’yı 2-0 yendik. Golü kendi kalesine Blind attı. Finalde Brezilya rakipti. “Mini Dünya Kupası”ndaki 3-0’ın rövanşını almak istiyorduk. Son 16 dakika Kolombiya maçı gibiydi. Normal süre 0-0. Penaltılar 2-0’dı, kaçırdılar. Artık Maracana bana kilitlendi. Golü atınca kazandık. Herkes benim üzerime geldi. Sevinçten öldüğümü zannettim. O kadar iyiydim ki Xavi kaptanlık bandını bana verdi. Kupayı ben kazandırdım. Barça’yla hayatımın en güzel başarılarını kazanmaya devam ediyorum. Artık yirmi sekizime ayak bastım. Ancak en güzeli memleketim Malaguay’a dönmemdi. O anda kral olduğumu hissettim. 2028 yılıydı. Malaguay’ı UEFA Avrupa Ligi’nde ve ligde şampiyon yaptım. Ama en güzel “Altın Top”u alıp “En İyi Oyuncu” ilan edilmekti. Artık yaşım 40. Dünyada bütün ödülleri topladığım bir kariyeri bitirdim. Cem YENİ 6-A