Bir varmış, bir
yokmuş, bir zamanlar dedesiyle yaşayan bir çocuk varmış. Adı Ali’ymiş. Kış günü
dedesi şöminenin yanında gazetesini okuyor, Ali cama bakıp kara kara
düşünüyormuş. Dedesi sormuş:
-Ne düşünüyorsun öyle bakayım
sen?
-Dedeciğim, hangi mesleği
seçeceğime karar veremiyorum. İtfaiyeci mi olsam, yoksa pilot mu?
-Ben onu bilemem, ona sen karar
vereceksin. Paul Valery demiş ki: “Hayalleri gerçekleştirmenin en iyi yolu
başarmaktır.” Sen hangi konuda daha başarılı olduğunu, hangi konunun seni
sıkmayacağını düşünüyorsan onu seçeceksin. Bıkmak yok! Hem bir işin en iyisini
yapman gerekir, iyi bir Türk vatandaşı olup Atatürk’ün dediği gibi: “Zafer,
zafer benimdir diyebilenindir. Başarı ise başaracağım deyip başardım
diyebilenindir.” İtfaiyeci mesleğinin hakkını verecek, pilot ise pilotluğunun.
Mühendis, mühendisliğinin hakkını bilecek, öğretmen, öğretmenliğini.
Einstein’in dediği gibi: “Bir ülkenin geleceği, o ülkenin eğitimine bağlıdır.”
Bazı öğrenciler diyor ki: “Ben futbolcu veya basketbolcu olacağım. Matematik
veya sosyal öğrensem ne olacak?” Oysa hem cahil olmamak hem de gelecekte her
öğrendiğimiz işimize yarayabileceği için öğrenmeliyiz. Yani “Sakla samanı,
gelir zamanı.” ve “Damlaya damlaya göl olur.” gibi. Yani derslerine önem vermen
gerekir sevgili torunum. Çehov’un dediğini unutma ki: “Aşılması mümkün olmayan
hiçbir engel yoktur.” Yani mesleğini sen seç torunum. Gözünün etini yiyeyim
çalış.
-Dedeciğim, muhteşem anlatman bir
yana o kadar çok özdeyiş ve atasözü kullandın ki umarım ben de senin gibi
kültürlü olurum.
-Olacaksın tabii, kimin
torunusun. Ama biz de kıdemli olduysak ucunda emek ve çalışmak vardır, sana
güveniyorum. Zeynep KOÇ 5-A