7 Aralık 2015 Pazartesi

KIDEMLİ DEDENİN DEĞERİ

Bir varmış, bir yokmuş, bir zamanlar dedesiyle yaşayan bir çocuk varmış. Adı Ali’ymiş. Kış günü dedesi şöminenin yanında gazetesini okuyor, Ali cama bakıp kara kara düşünüyormuş. Dedesi sormuş:
-Ne düşünüyorsun öyle bakayım sen?
-Dedeciğim, hangi mesleği seçeceğime karar veremiyorum. İtfaiyeci mi olsam, yoksa pilot mu?
-Ben onu bilemem, ona sen karar vereceksin. Paul Valery demiş ki: “Hayalleri gerçekleştirmenin en iyi yolu başarmaktır.” Sen hangi konuda daha başarılı olduğunu, hangi konunun seni sıkmayacağını düşünüyorsan onu seçeceksin. Bıkmak yok! Hem bir işin en iyisini yapman gerekir, iyi bir Türk vatandaşı olup Atatürk’ün dediği gibi: “Zafer, zafer benimdir diyebilenindir. Başarı ise başaracağım deyip başardım diyebilenindir.” İtfaiyeci mesleğinin hakkını verecek, pilot ise pilotluğunun. Mühendis, mühendisliğinin hakkını bilecek, öğretmen, öğretmenliğini. Einstein’in dediği gibi: “Bir ülkenin geleceği, o ülkenin eğitimine bağlıdır.” Bazı öğrenciler diyor ki: “Ben futbolcu veya basketbolcu olacağım. Matematik veya sosyal öğrensem ne olacak?” Oysa hem cahil olmamak hem de gelecekte her öğrendiğimiz işimize yarayabileceği için öğrenmeliyiz. Yani “Sakla samanı, gelir zamanı.” ve “Damlaya damlaya göl olur.” gibi. Yani derslerine önem vermen gerekir sevgili torunum. Çehov’un dediğini unutma ki: “Aşılması mümkün olmayan hiçbir engel yoktur.” Yani mesleğini sen seç torunum. Gözünün etini yiyeyim çalış.
-Dedeciğim, muhteşem anlatman bir yana o kadar çok özdeyiş ve atasözü kullandın ki umarım ben de senin gibi kültürlü olurum.
-Olacaksın tabii, kimin torunusun. Ama biz de kıdemli olduysak ucunda emek ve çalışmak vardır, sana güveniyorum.  Zeynep KOÇ 5-A