Merhaba, benim adım Çağla. 16 yaşındayım ve
özel liseye gidiyorum. Okullar açıldı. Maalesef liseye mutlu ve heyecanlı
başlayacağım söylenemez çünkü yaz tatilim o kadar berbat geçti ki! En yakın
arkadaşım saydığım Merve ile kavga ettik. Bu nedenden dolayı artık kendimi o
kadar güvensiz ve boş hissediyorum ki
ruhum derin yaralar almış durumda.
Canım ailem beni bu durumdan kurtarmak için
çaba veriyor, ellerinden geleni yapıyorlar ama olmuyor. Çok yalnızım, umutsuzum,
sanki bir daha iyi olamayacakmışım gibi geliyor. Üstüne üstlük Merve ile aynı
lisedeyiz. Sabah, okul servisi geldiğinde dışarıda
bekliyordum. Servisin kapıları açıldı ve bindim. Yerim olan cam kenarına
geçtim. Hava yağmurluydu. Sanki inadına herkes arkadaşlarıyla konuşuyor ve
eğleniyordu. Ben tam tersine camdan aşağı süzülen yağmur damlalarına
bakıyordum. Liseye varmıştık. Kapıyı açıldı ve içeri girmeye başladık. Koridordan
geçerken herkesin benim hakkımda fısıldaştıklarını duyabiliyordum çünkü
normalde ben böyle bir insan değildim. Merdivenlerden çıktım ve sınıfa doğru
ilerledim. Kapıdan içeri girdiğim anda Merve’yi gördüm. Şansa bak! O da beni gördüğüne pek mutlu olmadı. Sınıfta
sadece ikimiz vardık, saat daha 8.15’ti ve okul 9.00’da başlıyordu. Sırama
doğru ilerledim. Onun yüzüne bakmamaya çalışıyordum. Onunla aynı sınıfta,
lisede bile olmak istemiyordum artık. O da zaten aynı fikirde görünüyordu ve
sınıftan çıktı. Şu uzun dakikalardan sonra ders başladı ve hoca içeri girdi.
Onunla birlikte bir çocuk daha geldi. Büyük ihtimalle yeni gelen
öğrencilerdendi ve bizim sınıfa gelmişti. Adı Adalet’ti. Okula yeni gelmiş biri
olarak pek utangaç gözükmüyordu. Ders bitti ve teneffüs başladı. Birkaçı dışarı
çıktı ve birkaçı sınıfta kalıp Ömer’le konuşmaya çalıştı. Ben ise sıramda kitap
okumaya çalışıyordum. Sonra herkes bir anda dışarı çıkmaya başladı ve Adalet
yanıma geldi. “Hey, sen neden burada oturuyorsun?” dedi. “Boş ver!” dedim. Ne
de olsa bunları yaşamamış bir insan anlayamazdı değil mi? Ama zaten diğer
insanlara benzemiyordu. Bir iki kere sorup ben cevap vermek istemeyince
bıraktı. Ama hâlâ benim hakkımda biraz endişeli görünüyordu. Ben de ona anlattım.
Aslında ona anlatınca, Merve ile aramızdaki anlaşmazlığın biraz saçma olduğunu
anladım ama hata bende değildi. Ben ciddi biriydim. Sorun buradaydı. O dünyayı
çok tozpembe görürken ben ise normal
görüyordum. Yaz tatilim bu yüzden mahvoldu. Benim yerime başkasını tercih etti.
Ama eğer arkadaş olacaksak beni olduğu gibi kabul etmesi gerekmiyor muydu?
Aklım çok karışıktı. Belki benden özür dileseydi ve hatasını kabul etseydi
dostluğumuz için hâlâ bir umut olabilirdi. Ama hayır, o kabullenmedi. Yemekte
Adalet başkalarıyla oturdu, ben ise yalnızdım. Asıl sorun Merve de öyleydi.
Demek o da benim gibi üzgündü. Olması gerekiyordu. Aradan 3 gün geçti. Yine ya yalnız
takılıyordum ya da Adalet ve diğer arkadaşlarla takılıyordum. Merve hâlâ
yalnızdı ve çok üzgündü. Ben ise hala bir arkadaşlık için umut görüyordum ama
onun özür dilemesi şartıyla. Yemek saatinde yemeğimi alıp masaya oturdum. Hiç
tahmin etmediğim bir şey oldu…
Merve yanıma geldi ve konuya hata yaptığını
söylemekle başladı. Onun yaptığı hata değildi, onun seçtiğiydi. O anda, nedense
barışmak yerine kavga etmek istemiştim. Masada donup kaldım. Benden özür
diledi. İnanılmaz! Aslında pek öyle değildi. Aklımdan bir sürü şey geçiyordu
ama bir türlü ağzımdan çıkmadı. Ben sessiz dururken o hala özür diliyordu. Ne
diyeceğimi bilemedim. Onun gerçekten durdurmak istemiyordum ama ne zaman
duracağını da merak etmeye başlamıştım. En ciddi yüz ifademi gösterdim.
Gerçekten çok üzgündü ve eğer onunlar barışmazsam sanki ağlayacaktı. Ne de olsa
birbirimizi yakından tanıyorduk. En sonunda “Tamam yeter, cidden!” dedim. Evet!
Hala bir umut olduğunu biliyordum! Her ne kadar içimde karanlık ve soğukluk baş
gösterip çiçekler açıp kelebekler uçsa da bunu belli etmedim. “Tamam, özrünü
kabul ediyorum.” dedim. “Evet! Biliyordum hala bir umut olduğunu!” dedi. Vay
canına! Demek o kadar farklı değildik. İlk defa hayatımda bu kadar içten
gülümsemiştim. Gerçi ilk defa demekle biraz abartmış olurum ama mutluydum.
Artık yeniden eski gibi arkadaştık. Selin ÜLKEN 7-A