12 Mayıs 2014 Pazartesi

ARKADAŞLIK İÇİN BİR UMUT

          Merhaba, benim adım Çağla. 16 yaşındayım ve özel liseye gidiyorum. Okullar açıldı. Maalesef liseye mutlu ve heyecanlı başlayacağım söylenemez çünkü yaz tatilim o kadar berbat geçti ki! En yakın arkadaşım saydığım Merve ile kavga ettik. Bu nedenden dolayı artık kendimi o kadar güvensiz ve boş hissediyorum ki
ruhum derin yaralar almış durumda.
Canım ailem beni bu durumdan kurtarmak için çaba veriyor, ellerinden geleni yapıyorlar ama olmuyor. Çok yalnızım, umutsuzum, sanki bir daha iyi olamayacakmışım gibi geliyor. Üstüne üstlük Merve ile aynı lisedeyiz. Sabah, okul servisi geldiğinde dışarıda bekliyordum. Servisin kapıları açıldı ve bindim. Yerim olan cam kenarına geçtim. Hava yağmurluydu. Sanki inadına herkes arkadaşlarıyla konuşuyor ve eğleniyordu. Ben tam tersine camdan aşağı süzülen yağmur damlalarına bakıyordum. Liseye varmıştık. Kapıyı açıldı ve içeri girmeye başladık. Koridordan geçerken herkesin benim hakkımda fısıldaştıklarını duyabiliyordum çünkü normalde ben böyle bir insan değildim. Merdivenlerden çıktım ve sınıfa doğru ilerledim. Kapıdan içeri girdiğim anda Merve’yi gördüm. Şansa bak!  O da beni gördüğüne pek mutlu olmadı. Sınıfta sadece ikimiz vardık, saat daha 8.15’ti ve okul 9.00’da başlıyordu. Sırama doğru ilerledim. Onun yüzüne bakmamaya çalışıyordum. Onunla aynı sınıfta, lisede bile olmak istemiyordum artık. O da zaten aynı fikirde görünüyordu ve sınıftan çıktı. Şu uzun dakikalardan sonra ders başladı ve hoca içeri girdi. Onunla birlikte bir çocuk daha geldi. Büyük ihtimalle yeni gelen öğrencilerdendi ve bizim sınıfa gelmişti. Adı Adalet’ti. Okula yeni gelmiş biri olarak pek utangaç gözükmüyordu. Ders bitti ve teneffüs başladı. Birkaçı dışarı çıktı ve birkaçı sınıfta kalıp Ömer’le konuşmaya çalıştı. Ben ise sıramda kitap okumaya çalışıyordum. Sonra herkes bir anda dışarı çıkmaya başladı ve Adalet yanıma geldi. “Hey, sen neden burada oturuyorsun?” dedi. “Boş ver!” dedim. Ne de olsa bunları yaşamamış bir insan anlayamazdı değil mi? Ama zaten diğer insanlara benzemiyordu. Bir iki kere sorup ben cevap vermek istemeyince bıraktı. Ama hâlâ benim hakkımda biraz endişeli görünüyordu. Ben de ona anlattım. Aslında ona anlatınca, Merve ile aramızdaki anlaşmazlığın biraz saçma olduğunu anladım ama hata bende değildi. Ben ciddi biriydim. Sorun buradaydı. O dünyayı çok  tozpembe görürken ben ise normal görüyordum. Yaz tatilim bu yüzden mahvoldu. Benim yerime başkasını tercih etti. Ama eğer arkadaş olacaksak beni olduğu gibi kabul etmesi gerekmiyor muydu? Aklım çok karışıktı. Belki benden özür dileseydi ve hatasını kabul etseydi dostluğumuz için hâlâ bir umut olabilirdi. Ama hayır, o kabullenmedi. Yemekte Adalet başkalarıyla oturdu, ben ise yalnızdım. Asıl sorun Merve de öyleydi. Demek o da benim gibi üzgündü. Olması gerekiyordu. Aradan 3 gün geçti. Yine ya yalnız takılıyordum ya da Adalet ve diğer arkadaşlarla takılıyordum. Merve hâlâ yalnızdı ve çok üzgündü. Ben ise hala bir arkadaşlık için umut görüyordum ama onun özür dilemesi şartıyla. Yemek saatinde yemeğimi alıp masaya oturdum. Hiç tahmin etmediğim bir şey oldu…

Merve yanıma geldi ve konuya hata yaptığını söylemekle başladı. Onun yaptığı hata değildi, onun seçtiğiydi. O anda, nedense barışmak yerine kavga etmek istemiştim. Masada donup kaldım. Benden özür diledi. İnanılmaz! Aslında pek öyle değildi. Aklımdan bir sürü şey geçiyordu ama bir türlü ağzımdan çıkmadı. Ben sessiz dururken o hala özür diliyordu. Ne diyeceğimi bilemedim. Onun gerçekten durdurmak istemiyordum ama ne zaman duracağını da merak etmeye başlamıştım. En ciddi yüz ifademi gösterdim. Gerçekten çok üzgündü ve eğer onunlar barışmazsam sanki ağlayacaktı. Ne de olsa birbirimizi yakından tanıyorduk. En sonunda “Tamam yeter, cidden!” dedim. Evet! Hala bir umut olduğunu biliyordum! Her ne kadar içimde karanlık ve soğukluk baş gösterip çiçekler açıp kelebekler uçsa da bunu belli etmedim. “Tamam, özrünü kabul ediyorum.” dedim. “Evet! Biliyordum hala bir umut olduğunu!” dedi. Vay canına! Demek o kadar farklı değildik. İlk defa hayatımda bu kadar içten gülümsemiştim. Gerçi ilk defa demekle biraz abartmış olurum ama mutluydum. Artık yeniden eski gibi arkadaştık. Selin ÜLKEN 7-A