12 Mayıs 2014 Pazartesi

ÖLMEDEN ÖNCE YAPMAM GEREKEN YÜZ ŞEY

           Ben bir inekten süt sağacağım, ben yabancı bir ülkede bağıra bağıra Türkçe şarkı söyleyeceğim. Ben bir maçı rakip tribünden izleyeceğim. Ben ben ben…
- Ekin dersi dinle.
Öffff, bir hayal kurdurtmadınız diye geçirdim içimden. Hani insanın çok sıkıldığı anlar vardır ya. Hani hiçbir şey yapmak istemediği. İşte tam o anlardan birinde sıkışıp kalmıştım. Canım ne kitap okumak istiyor ne de dersi dinlemek. Ne camdan bakmak istiyorum ne de arkadaşımla konuşmak. İşte böyle sıkıntılı ve çaresiz bir an yaşıyordum. Ben böyle anlarda genellikle hayal kurmayı tercih ederim. Ama bu hayaller benim yaşımdaki normal kızların kurduğu hayallere benzemez. Yarın ne giysem, nereyi gezsem, kiminle sevgili olsam veya vizyondaki hangi filme gitsem türünden hayaller değildir. Benim kurduğum hayaller, bilirsiniz işte, içinde daha çok macera barındıran, sıradan hayallerdir. İşte o anda tam bu hayallerden birine dalmıştım ki öğretmenimin sesi ile ilkindim.
- Ekin dersi dinle.
Ne kadar anlamsız ve saçma bir sözdü. Ona bir zararım yoktu. Dersi de bölmüyordum. Üstelik dinlesem bile asla kafama girmeyecekti. Eve sıkkın sıkkın giderken aklıma şahane bir fikir gelmişti. Hayallerimden yola çıkıp ölmeden önce yapmam gerek 100 şey adında bir liste oluşturacaktım. Durup dururken yangın butonuna basıp kaçmak, bir ay hiç evden dışarı çıkmamak veya buz gibi bir havada denize girmek gibi saçma sapan bir sürü şeyin yazdığı 100 maddeden oluşan bir liste.
İşte şu anda elimde o liste duruyor. Önümde. Tam dizlerimin üstünde. Çok acı. Zar zor okuyorum. Kavanoz dibi gibi gözlüklerimle yarı kör bir durumda kâğıda bakıyorum. Bir madde, sadece bir madde. Tüm hayatını bu saçma listeyi bitirmek için adamış, doksan yaşına gelip bir maddesi kalmış bir kişiden bahsediyoruz. Hayatımda düştüğüm en kötü durum. Hele ki kâğıtta yazan son maddenin yaşlı bir insana göre atom parçalamaktan daha zor bir şey olduğunu düşünün. Evet zor. Hem de çok zor. Kâğıttaki son madde benden şişme oyun alanlarında, hani şu zıplamak için olan, zıplayarak tepeye değmemi istiyor. Bacaklarım daha benim yürümeme izin vermezken nasıl olur da beni zıplatabilirler ki? Hem de çok iyi zıplayıp tavana değmem gerekirken, üstelik yarın kalktığımda kendimi hayatta bulabileceğimin güvencesi bile yokken. Bunu nasıl başarabilirdim ki? İçimde en büyük silah olan umut varken, sona bu kadar yaklaşmışken pes edemem. Vazgeçemem. Umudumu yitirip ölmektense, hayatımda tek umudum olan listeyi bitirmeye çalışırken ölmeyi tercih ederim. Evet, kararımı vermiştim, bu işi kafama koymuştum. Umudumun ve hayallerimin peşinden gidecektim.
Ertesi günü erkenden kalktım. Ayaklarıma, ellerime baktım. Yaşasın, yırtmıştım, bugün de yaşıyordum. Bu listeyi bitirmek için belki son günümdü ama sonuçta bir günüm vardı ve ben riske giremezdim. Listeyi tamamlamak için elimden ne geliyorsa yapacak, o tavana değecektim. Erkenden bir oyun alanına gittim. Erken gittim çünkü kimse insanlara veya çocuklara rezil olmak istemez. Oyun alanının kapısında duran görevli insanlar beni görünce şaşırdı. E haklı tabii, nihayetinde buraya gelen normal insanların elinde veya yanında bir çocuk bulunur. Bu yüzden durumu onlara izah ettim. Listeden ve 100 hayalden bahsettim. Tabii ki hepsi bunu çok saçma buldu ama kim yaşlı bir insanı kırabilirdi ki? Trambolinin üstüne çıktım, var gücümle zıpladım. Ancak benden bir tane daha olsaydı tavana değebilirdim herhalde. Trambolinin altına kalın bir tahta parçası koydular, böylece tavana daha yakındım. Zıpladım ama yine olmadı. Oyun alanını daha çok şişirdiler böylece hem tavana biraz daha yaklaşacağım hem de bir zıplayışta daha yukarı fırlayacaktım. Zıpladım. Oldu. Tavana değdim. Kendimi yere attım ve “İnanmıyorum, başardım, ben bu listeyi tamamladım.” diye bir çığlık attım. İddiaya varım ki tekerleği bulan insan bile bu kadar çok sevinmemiştir. Belki yıllardır ilk kez gülümsedim. O anda hem o kadar zıplamaya dayanamamış kalbimin güm güm atmasından hem de sevinçten olsa gerek bayıldım. Mutluydum çünkü listemi tamamlamıştım, ölecektim çünkü yaşımı tamamlamıştım, ölmüştüm çünkü Azrail’i görmüştüm. Sude BALCI 7-C