O kadar hızlı gidiyoruz ki bir an oracıkta
doğuracağım sandım. Saat gecenin üçü ve biz alelacele hastaneye gidiyoruz.
Evet, bir bebeğim olacak. Yıllarca süren uğraşlarımız boşa çıkmadı. O kadar
mutluyum ki anlatamam ama şu sancılar da bir geçse güzel olacak. Sanırım kızım
olacak. Belki anne olmak için fazla yaşlıyım ama bu hissi tatmak bile çok
güzel. Otuz beş yaşındayım ve ilk çocuğum. Aslında ilk sayılmaz. Daha önceki
daha karnımdayken öldü çünkü. Yıllarca bebeğimiz olmadı bir daha. Umudumuzu
kesmiştik fakat son olarak tüp bebeği denemeye karar verdik. Gayet başarılı
oldu ve şu anda tüp bebeğimi doğurmak üzere hastaneye yetişmeye çalışıyoruz
çünkü fena halde sancım var. Az kaldı galiba. Telefon çalıyor, kayınvalidem.
Ben kayınvalidemi çok severim fakat o da beni sever mi bilinmez. Yıllar önce düşük yaptığım ve bir daha çocuk
yapmayı beceremediğim için benimle pek konuşmuyor çünkü tek oğlu var ve haklı
olarak torunu olmasını istiyor. Benim yüzümden oğluyla da konuşmuyor, Burak’la.
Telefonu açtım ve yoldayız hastaneye geliyoruz, dedi kayınvalidem. Benimle
konuşması bile beni sevindirmişti. Sonunda hastaneye vardık. Ameliyathane zaten
hazırdı. Beni hemen giydirip içeri aldılar. Burak elimden tutuyor çünkü hafif
korktuğumu hissetmiş. Sezaryen olacağım için endişelenmemi gerektiren bir şey
yok. Doğum başlamadan hemen önce kayınvalidem içeri girdi. Beni sevdiğini
söyledi. Artık hazırım. Yaklaşık otuz dakika sonra ameliyat bitti. Kucağıma
verdiler kızımı. İlk olarak kayınvalidem geldi yanıma. “Aynı annesine benziyor.
Sarışın, yeşil gözlü, minik burunlu ve çok güzel bir kız.” dediğini duydum.
Belki yıllardır bana bakarken ilk kez gülümsüyordu. Bunun bir gün
gerçekleşeceğini biliyordum. Kayınvalidemle aramızın düzeleceğine dair umudumu
hiç kesmemiştim ve o gün bugündü. Kendi annem vefat ettiği için onu öz annem
gibi seviyordum. Babaannesi kızıma doğum sonrası giydirmem için morlu bir takım
almıştı. O kadar şirindi ki. Bu takım Mina’ya çok yakışmıştı. Mutluluktan
ağlarken kızıma sıkıca sarıldım. Bebeğimi kucağımda tutmanın sevinci paha
biçilemezdi. Mina’yı babaannesine verdim ve Burak’ın boynuna sarıldım. O da
kulağıma, “Benim güzel karıcım, Serenay’ım, sonunda hayallerimiz gerçekleşti.
Artık kocaman bir aileyiz. Kızımın annesi, her şeyim seni çok seviyorum.” dedi
ve alnımdan öptü. Hayatımın en mutlu günüydü resmen. Olmasını, gerçekleşmesini
umduğum her şey gerçek olmuştu. Artık anne diyebileceğim biri ve bana anne
diyebilecek biri var hayatımda ve tabii ki beni çok seven bir kocam. İnsan daha
ne ister! Elif Dilan ÇELİK 7-C