12 Mayıs 2014 Pazartesi

DONANMA KOMUTANI KAYIP BABAM


Klasik bir pazar sabahıydı. Annem her zamanki gibi gazetelere bakıp babamın gelmesini bekliyor, “Yeni bir haber var mı?” “Bulunan herhangi bir gemi var mı?” diye bakıyordu. Benim babam donanma kaptanıydı. Bir yıl önce babamın sefere çıktığı gemi kayboldu. Öldü mü, kaldı mı belli değildi. O günden beri annem böyle, tabii ben de üzülmüyor değilim.
Ben gitar dersine gidiyorum. Annem götürüyordu. Bana çaktırmadığını düşünüyordu ama ağlıyordu. Artık yeni bir araştırmayla babamı bulacağım, “16 yaşındaki bir kız nasıl kayıp bir gemiyi bulabilir ki?” diye aklımdan geçirdim. Ama annemin bu kadar üzülmesi canımı yakıyordu. Neden benim gibi duşta ağlamıyordu ki? İnsan içinde ağlamayı sevmiyorum. O gün gitar dersinden sonra biraz araştırma yapmak için internet kafeye gittim. 2 saat araştırma süresince hep aynı şeyleri buluyordum. Daha önceden gördüğüm, duyduğum ve bildiğim şeyleri. Bizim okulda çok iyi bir inek var. Yani bilgisayarlarla içli dışlı birisi. Tabii çalışkan da. Ona danıştım. Bana yardım edebileceğini söyledi. Tabii 20 dolar karşılığında. Ne beklerdiniz ki? Neyse, bana farklı kaynaklardan bilgiler buldu. Başarısı ilgimi çekti doğrusu. Bu kaynaklar üstünde biraz araştırma yaptım. 3 saatlik araştırmadan sonra gemiyle en son nereden bağlantı kurulduğunu buldum. En son ‘U.S.A DENİZ KOMUTANLIĞI’ ile bağlantı kurmuş. Hemen oraya gittim, beni beklettiler çünkü ziyaretçi olmak için bir sürü kontrolden geçmem gerekti. En sonunda girmeyi başardım. Buraya en son 10 yaşımdayken gelmiştim. Ne kadar değişmiş! Neyse, hemen oranın neresi olduğunu daha doğrusu hangi bölümde olduğunu bulmaya koyuldum. Buraya 50 m uzaklıktaymış, yürümem gerek. 15 dakika sonra oraya vardım. Beni tanıdılar. Tuhaf! Her neyse, onlara babamı sordum. Evet, bağlantı kuran onlarmış, daha fazla detay aldıktan sonra çıktım. Elimde yeni bir bilgi vardı. Babamla en son Kaliforniya’nın açık denizlerinde bağlantı kurmuşlar. Şimdi eve gidiyorum, ama yarın okuldan sonra dalış kursuma gideceğim. Seviye atlarsam Kaliforniya’da dalabilirim. Ertesi gün okuldan sonra dalış kursuma gittim. Başlangıç seviyesinde olduğum için daha çok çalışmam gerek. 3 saat daldım, sonra çıktım. Dalış kursuyla kıyıya giderken bir yandan da etrafı izliyordum. Ama maviden başka bir şey yoktu. Arabadayken “Acaba bunu anneme söylemeli miyim?” diye düşünüyordum. Ama sonra sürpriz olmasını istedim (Tabii babamı bulursam). Saat 7:00 gibi üsse gittim. Biraz daha sordum, soruşturdum. Birkaç küçük şey dışında bir şey bulamadım. Eve geldiğimde annem son zamanlarda eve geç geldiğimi söylüyordu. Bundan biraz şüphelenmişti ama daha sonra bu fikrinden vazgeçti. Yaklaşık 2 hafta sonra Kaliforniya’da dalacak düzeye gelmiştim. Ve bunun için çok heyecanlıydım. Tabii profesyoneller bakmış, bir şey bulamamış. Ama benim yine de bir umudum var. Kursla beraber daldığımızda ben biraz uzaklaştım. Onlar kıyılara bakıyorlardı. Ben ise açık denize bir şey düşmüş olabilir mi diye bakıyordum. 2 saattir dipteydim. Oksijen seviyeme baktım. Olamaz! Seviyem %5 kalmış! Yukarı doğru yüzmeye çalıştım ama sonra her şey karardı. Gözlerimi açtığımda karaya vurmuştum. Neyse ki tüpümü son anda çıkarmıştım. Yoksa ölebilirdim. Etrafıma baktım. İnanamayabilirsiniz ama yanımda kayaya vurmuş bir gemi vardı. Ayağa kalkmaya çalıştım, sonra da geminin içine baktım. Canlı belirtisi yoktu. Ama bu onun gemisiydi! Benim ismimi vermişti! Onu bulduğuma çok sevinmiştim. Buralarda bir yerlerde olmalıydı. Avazım çıktığı kadar  bağırdım. Kimse yoktu, sinyal çekmiyordu. Anneme ulaşamazdım. Adada dolandım. Hava kararmaya başlamıştı. Ateş yakıp biraz uyudum.
                                               **********

Uyandığımda yemek bulmak için ormana girdim. Burası ürkütücüydü. Ağaçlara tırmanmam gerekti. Dalış kursundan verilen çakı ile yapabildiğim kadar dal kestim. Bu ada hayatına alışığım. Buna benzer bir kampa gitmiştim. Ama 2 sene önce.  Her neyse. Tam 4 gün geçti ama ne uçak ne gemi ne helikopter vardı görünürde. Burası unutulmuş bir adaydı. Yine yemek bulmak için çıktığımda adanın diğer tarafından yükselen bir duman gördüm. Ağaçtan inip hemen oraya doğru koşmaya başladım. Gittikçe kalbimin atışı hızlanıyordu. Yolu yarılamıştım. Ama uyumam gerekiyordu. Ertesi gün tekrar yürümeye devam ettim. Ve sonunda varmıştım! Etrafta bir sürü erzak vardı. Sonra omzuma biri elini koydu. “Kayıp mı oldun evlat?” diye sordu. Arkamı döndüm. bu babamdı! Ona kocaman sarıldım. Sakalları çok uzamıştı, sanki bir yerli gibiydi. Ama onu çok özlemiştim. Onu defalarca öptüm. Ona onu özlediğimi söyledim. Biraz özlem giderdikten sonra ekibini benimle tanıştırdı. Onlar sinyal bulmuşlar ve 1 saat sonra bir helikopter gelecekmiş. Tam da zamanında gelmişim. Babama sarıldım ve helikopter gelince evimize gittik. Annem kapıyı açınca yüzündeki ifadeyi asla unutamayacağım. İşte o an ilk defa gülümsemişti. Ada ÖNÇAĞ 7-B