13 Aralık 2013 Cuma
BEKLEYEN DERVİŞ MURADINA ERMİŞ
Merhaba. Ben bir kalemim. Sakın kendinizi deli sanmayın. Siz beni sorgulamadan önce ben size hayatımı anlatayım.
Ben ağaçtan ve kalemin yazmasını sağlayan uçla dünyaya geldim. Sonra bir kırtasiyeye götürüldüm. Tabii sadece ben götürülmedim. Başka kalemler vardı. Hepimiz aynı ağaçtan ve aynı uç cinsinden yapılmıştık. Kardeş gibiydik ama hiçbirimiz birimizi tanımıyorduk. Kırtasiyecide beklerken birbirimizle tanışma fırsatı bulduk. Kiminle iyi anlaştıysam hepsi gitti. Nereye gittiler bilmiyorum. Onlar giderken mutluydu, ben ise üzgündüm. Çünkü hepsi iyi arkadaşımdı. Böylelikle satın alınmanın kötü bir şey olduğunu düşünmüştüm ama her gelen müşteride kalbim yerinden fırlayacak gibi oluyordu. Hep bir beklenti içerisindeydim. O zaman anladım ki satılmak istiyordum. Bu beklenti tam bir yıl sürdü. Bütün arkadaşlarım gitmişti. Yalnız ben kalmıştım ama bir gün ben de satıldım ve arkadaşlarım gibi kırtasiyeden uzaklaştım. Bu sefer ben mutluydum. Bekleyen derviş muradına ermiş sözü beni ifade ediyor. Bir kız beni aldı. Sahibim diye söylemiyorum, çok güzeldi. Her genç kız gibi okula gidiyordu. Beni hep sınavlarında kullanırdı. Ben onun şanslı kalemiydim. Benimle işi bitince kalem kutusuna koyar, diğer kalemlerle yalnız bırakırdı. Kalem kutuyu sevmezdim. İçi çok karanlıktı ve uçlu kalemler vardı.Onlardan nefret ediyordum. Hala da ediyorum. Çünkü kendilerini bir şey sanıyorlar. Kurşun kalemlere, yani bize, şöyle hava atarlar:
- Biz hiç tükenmeyiz. Ucumuz biter, yine kendimize uç koydururuz ama siz yazar yazar bitersiniz. Ne kadar sinir olsam da doğru… Aslında kurşun kalemlerin insanlar gibi bir döngüsü var. İnsanlar, yaşar yaşar ölür. Kurşun kalemler, yazar yazar biter.
Ben de son yazımı yazıyorum. Beni kırtasiyeden alan o genç kıza teşekkür etmek istiyorum. Sonuçta beni bu duruma getiren o genç kız…
Derin GÜNER
7-C