9 Aralık 2013 Pazartesi
OKUL GÜNÜ
İlk ders başlıyor. Ah! biraz yavaş olamaz mısınız? Kimse beni bir kapıymışım gibi kullanmıyor. Boks antrenmanı yapıyorlar sanki. Yanlış okumadınız. Ben bir kapıyım. Okulun en haylazları benim kapısı olduğum sınıfta. İlk dersin öğretmeni de geliyor. Dersleri fen. Hocaları Hülya Akan. O bu okulda bana kapıymışım gibi davranan tek insan. Bu ders çabuk biter çünkü hocaları çok akıllıdır. ‘’Tenefüüüüüs.’’diye bağırdı sınıfın en haylazı ve beni hızlıca açıp gitti. Ben de arkamdaki duvara çarptım. Çok acımıştı. Benim hiç arkadaşım yoktu. Zaten olsa bile ne yapacaktık ki? Teneffüs bitmişti. Çocuklar derslerine döndüler. Şimdi ikinci dersti, dersleri Türkçe’ydi. Öğretmenleri çok şık bir adamdı. Adı Hakan’dı. Beni biraz sert kapatırdı ama nedense canım hiç acımazdı. İkinci dersleri çabuk bitti. Türkçe hocaları Hakan Bey çok güzel ders anlatmıştı. Beni yine sertçe açıp gitti haylazlar. Sırtım duvarı aşındırmıştı. Şimdiki dersleri beden eğitimiydi. O yüzden salona gittiler. Yalnız kaldım. Boş bir iki ders geçirdim. Çocuklar öğle yemeklerini yediler, bu arada çöpler toplandı. Çocuklar beşinci derslerine girdiler. Dersleri matematikti. En nefret ettikleri ders. Hem de son iki derslerinin ikisi de matematikti. Dersler sıkıcı olarak geçti. Sonra da evlerine gittiler. Şimdi benim en sevdiğim zaman geliyordu. Temizlenmek! Çok güzel bir histi. Temizlendikten sonra ertesi günü beklerdim hep. O gelirdi. Dersler geçer, günler biterdi . Ve yine geliyor işte çocuklar…
Toprak TUNTAŞ
7-C