9 Aralık 2013 Pazartesi
BEN MASA!
Merhaba, ben masa. Kahverengiyim ve meşe ağacından yapıldım. Dört ayaklıyım ve boyum bir metre. Bir yemek masası olarak dört sandalyem ve onlara oturacak dört sahibim var.
Aslında ben onlara sahip yerine aile demeyi tercih ederim. Çünkü ne zaman sıkılsam ya da yalnız kalsam onlar beni yalnız bırakmaz. Ya benimle yemek yerler, ya oyun oynarlar, ya da birlikte sohbet ederiz. Onlar yemek yerken: “Bir parça üstüme düşsün de ağzım tatlansın.” diye düşünürüm. Onlar sohbet ederken ben de onlara katılırım ama onlar beni anlamaz. Çünkü onlar benim cansız olduğumu düşünürler.
Çiçekleri çok severim. Bir ziyaretçi çiçeklerle gelse de onları vazoyla üstüme koysunlar diye beklerim. Çiçekler geldi mi bir ayrı kokar bu ev. Çiçekler benim süsümden ziyade parfümümdür. Çiçeklerle ne kadar mutlu olsam da çok üzüldüğüm bir konu vardır: Arkadaşım Demir. O da benim gibi bir masa ama onunla hiç ilgilenmezler. Onunla ne sohbet eder ne oyun oynar ne de yemek yerler. Kışın onu o soğukta balkonda bırakırlar. Üstüne bir örtü bile örtmezler. Onlar beni çiçeklerle sevindirirken, o kuş pisliklerine karşı koyamaz. Keşke her zaman ilkbahar, yaz olsa da onu da sevindirseler. Belki de Demir’i ona iyi bakacak birine verirler. Aslında yarın hava güzel. Belki de Demir ile yeni misafirler ağırlayabiliriz.
Ali TUNÇBAY
7-B