BÖCEK
VEYA BİR ADAMIN YAŞAMININ SON SAATLERİ
Gregor
Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir
böceğe dönüşmüş olarak buldu. Şöyle bir çığlık bastı, bütün komşular uyandı.
Üst katta yaşayan huysuz teyzeye inmeler indi, Gregor’un anlayamadığı şeyler
gevelendi. Gregor çok stres olmuş bir şekilde yataktan inmeye çalıştı. “Ay, ay,
ay!” diye inledi ve sonra 4 ayağının (ki onlara ayak denilebilirse) üzerine
indi. “Bir pazar günü saat 7’de yaşayan
bir insan apartmanda oturduğunu hatırlamalı, SENİNLE KONUŞUYORUM GREGOR SAMSA!”
dedi üst katta yaşayan huysuz teyze. “Üzgünüm üst katta yaşayan huysuz teyze,
seni uyandırmak istememiştim!” diye bağırdı Gregor Samsa ama der demez de bir
tane daha çığlık bastı, söylemeye çalıştığı şey ağzından şöyle çıkmıştı: “Mıy
mıy mırı mıy mırı mıy, mırı mırı mıy mıy!”
Gregor
Samsa içinden “Aman Tanrım n’oluyor, hala rüyada mıyım yoksa? Rüyada olmalıyım
çünkü içinde olduğum olayın daha mantıklı bir açıklaması olamaz!” diye geçirdi.
Ne yapacağını düşünürken kapı çaldı ve irkildi. “Yo yo yo yo yo yo yo yo yo! Bu
oluyor olamaz! Ne yapacağım?” dedi, tekrar içinden elbet, eğer dışından
konuşsaydı üst katta yaşayan huysuz teyze ve kapısındaki şahıs bir şeyler
olduğunu sezerlerdi. Gregor Samsa, daha ne olduğunu kendisi bile öğrenmeden
başkalarının sorgulamasını istemiyordu. Kapıya gitti, bu oldukça zorlu bir
süreçti ama başardı ve kapının deliğinden kapısını çalan kişiye baktı. Klarika’ydı.
Klarika iş arkadaşıydı, meslektaş demek belki daha doğru olurdu çünkü Klarika
ve Gregor Samsa neredeyse çok az iletişim kurmuşlardı. “Klarika Mayer neden bir
pazar günü saat 7’de kapıma dayansın?” diye düşündü, Klarika bir kez daha
kapıyı çalınca Gregor Samsa sıçradı, telaşlı bir şekilde etrafına bakındı ve ne
yapabileceğini düşündü. “Camdan atlayabilirim. Hem böylece neden böcek
olduğumun bir açıklaması varsa bile onu öğrenmek zorunda kalmadan bu iğrenç
hayatı arkamda bırakabilirim.” diye mırıldandı çok sessizce ama sonra bu
fikirden vazgeçti. Kapıyı açtı. Klarika elindeki sunumdan kafasını kaldırmadan
“Şükür Gregor, kapıyı açmaya zahmet edebildin. Bugün çok önemli bir toplantımız
var, unuttun…” diyordu ki kafasını kaldırdı ve böceğe dehşet dolu gözlerle
baktı. İki salise sonra çığlık attı ve Gregor Samsa onu susturmak için
“Şşşşhhhh!” diye bağırdı ama Klarika susmadı. Eliyle ağzını kapatmak istedi ama
eli ince bir dal gibiydi. Yapabileceği hiçbir şey olmadığı için Klarika’nın
kolunu soktu. “AMANTANRIMAMANTANRIMAMANTANRIMAMANTANRIM!” diye çığlık atmaya
devam etti Klarika. “Sus, Klarika, benim işte, deli misin?” dedi Gregor Samsa
ve birden Klarika sustu.
“Gregor,
bu sen misin?” dedi. Gregor Samsa ona garip garip baktı. “Gerçekten ne dediğimi
anlayabiliyor musun?” diye sordu. Klarika başını evet anlamında salladı. Evin
içine geçip oturma odasına doğru yürürken Gregor’un böcek omuzunu tuttu ve “Bu
nasıl hal? Yine estetik mi yaptırdın Gregor? Sana bu işlerden vazgeçmeni
söylemiştim.” dedi. Klarika ve Gregor koltuğa oturdular. “Hayır. Ben yapmadım.
Uyandığımda böyleydim. Neden olduğu hakkında en küçük bir fikrim yok.” dedi
Gregor da. “Böyle yaşayamazsın. Sana
yardım etmek için bir şeyler düşünmeliyim. Ben birilerini çağırmaya gideyim.
Sen burada bekle.” Dedi Klarika. “Hayır, Klarika, gitme. Beni bırakmamalısın ve
kimseye bundan bahsetmemelisin. Bir çözüm bulmamız gerekecek. Ben de seninle
geleceğim.”
Klarika
ve Gregor evden çıktılar, Gregor’un dev bir böcek olduğu belli olmasın diye ona
bir palto giydirdiler. Sokakta kimsecikler yoktu, şans yüzlerine gülmüştü. Ne
yapacaklarını bilmez şekilde Klarika’nın arabasına doğru yürürken bir ses
duydular. “Olamaz. Saat yediyi on beş geçiyor. Her pazar bu saatte böcek
ilaçlama aracı gelir ve sokaklara böcek ilacı sıkar. AAAAAAHHHHHH!” dedi
Gregor. O sırada böcek ilaçlama aracı önlerinden geçiyordu ve palto Gregor
Samsa’yı koruyamadı. Son gelmiş ve geçmişti.
Zeynep EREL 7-B