1 Mart 2022 Salı

GİZEMLİ ŞİFACI

 

      Merhabalar, ben Eflin.  Bir tüccarım. Milattan önce 1150’lerde yaşıyorum. Bugün İpekyolu’ndayım. Semerkant’ta bir handa kalıp sabah yola koyulmadan önce bir sirk varmış, ona gideceğim.

          Birkaç saat sonra…

          Evet, burası Semerkant. Gelmiştim. Atımı hanın girişine bağlayıp içeri girdim. İçeride birisi beni karşıladı. O kişi hanın sahibiydi. Ondan güzel bir oda ve yemek istedim. Sirkten dolayı çok kalabalık olduğu için hancının tüm ailesi handa çalışıyordu. Yemeğimi yedim ve güzel bir uyku çektim. Sonuçta yarın ilk defa bir sirke gidecektim. Sabah kalkar kalkmaz güzel ama hızlı bir kahvaltı yapıp handan çıktım. Han sahibi arkamdan koşarak yetişti ve bana “İyi birine benziyorsun. Kötülere dikkat et.” dedi.  Açıkçası şaşırmıştım. İçimde küçük bir tereddüt oluşmuştu.

          Birkaç dakika sonra…

          Sirkteydim. Sirkteki o muhteşem kargaşa beni tam anlamıyla etkisi altına aldı. Etraftaki sihirbazlar, envaiçeşit yemekler, değişik hayvanlar, sirkin o esrarengiz cümbüşü bana hancının söylediklerini unutturdu ve bu aklıma geldiği anda kendime çekidüzen verip yoluma devam ettim. Bu arada köşede hiç kimsenin ilgilenmediği kendi halinde oturan, ufak tefek bir şifacı gördüm. Durumuna çok üzüldüğüm için kendisinden birkaç tane şifalı ot almak istedim. Otları değerinden yüksek bir fiyata alarak şifacının bu gün eve parayla gitmesini garantiledim. Böylece içim de rahat olacaktı. Akşam oluyordu, hancının sözleri aklımda dönüp dururken yavaş yavaş yola çıkmaya karar verdim. Atımı aldım ve yolum olan çöllere kendimi vurdum. Derken bir kum fırtınasına yakalandım. Sığınacak bir yer bulup mola verdim. Fırtına çok kuvvetliydi, göz gözü görmüyordu. Bir anda karşımda şifacı beliriverdi. Ve bana “Sirkte çok iyi davrandığın ve yanıma gelen tek kişi olduğun için sana, kimilerine göre lanet kimilerine göre şans olabilecek bu taşı veriyorum. Umarım değerini iyi anlar ve sadece iyilik için kullanılması gerektiğini unutmazsın. Bu taşı hayatın pahasına korumalısın.” dedi. Ona “Bu ne?”  diye soramadan kayboldu.

          Taşı elime alır almaz kendimi bir garip hissettim. Sanki daha canlı daha genç ve daha dinamiktim. Taşın enerjisi kendini bana çekiyordu. Taşı alıp boynumdaki keseye taktım. Keseye attığım taş birden ısınarak vücudumun parçası oluverdi. İçimdeki garip hisle beraber fırtınada dinmişken hemen yola koyulup köyüme döndüm.

          Köyümde bu taş ile ilgili bulabileceğim tüm kaynakları araştırdım. Bu taş eski bilginlerin dediği gençlik ve iyilik taşı olabilir miydi? Eğer öyleyse sonsuza kadar yaşayacak, bu taş için kötülerle savaşıp bu taşı benden sonra hak eden birine teslim mi edecektim? Durum onu gösteriyordu.

          Sene 2021…

          Merhaba ben Eflin. İzmir’de yaşıyorum. Aslında 871 yaşıma girdim ama 18 gösteriyorum. Çok güzel bir kafem var. Sadece gençler için gençlere yardım edebilmek onları hayata hazırlayabilmek için ben ve ekibim var gücümüzle çalışıyoruz. Ekipten kastım ben ve taşım tabii ki. Çok uzun yıllar yaşadım. Çok savaşlar ve kötülükler gördüm. Artık benim de taşı teslim edeceğim birini bulmamın zamanı geldi çünkü taş artık yeni sahibini istiyor. Bunu anlayabiliyorum. Tüm dünyayı gezdim. Sanırım İzmir son durak. Burada taşın yeni sahibini bulacağımıza eminim.

          Kim bilir belki de taşın sahibi şu an bu hikayeyi dinleyen birisidir.

          Eflin Ece GİRGİN 8-B