1 Mart 2022 Salı

CÜCE İLE AVCI

 

Çok eskiden, ormanın birinde, küçük bir kulübe varmış. Bu kulübede yalnız bir avcı yaşarmış. Bu avcı çok seyrek olarak kasabaya iner, ihtiyaçlarını temin edermiş. Yine bir gün kasabadan dönerken ormanda tuhaf sesler ve çıtırtılar duymuş. Ormanda birçok hayvan yaşadığı için avcı önce bu seslere aldırış etmemiş ve evine dönmüş.

Birkaç gün sonra avcı, birkaç tavşan ve eğer şanslıysa domuz avlayabilmek için tüfeğini alıp çıkmış. Bir süre geçtikten sonra tuhaf sesler ve çıtırtılar tekrar başlamış. Bu sefer şüphelenmeye başlayan avcı etrafına bakınmış ve gözü küçük yeşil bir yaratığa takılmış. Yaratık, avcının ağzını açmasına fırsat vermeden, “Sana kim olduğumu söyleyemem ancak benimle ilgili hiç soru sormayacağına söz verirsen bir dileğini gerçekleştirebilirim.” demiş. Avcı önce şaşkınlık, heyecan ve korkuyla bakmış cücenin yüzüne. Ardından kararlı bir yüzle cüceye hamle yapmış ve onu avucunun içine alıvermiş. Cüce çırpınır haldeyken onu evine götürüp kaynayan bir kazanın üstünde sallandırmaya başlamış. Cüceye, “Bana kim olduğunu söyle, senin gibi başkaları da var mı? Söylemezsen seni cüce kızartması yaparım.” demiş. Cüce de sallanırken, “Bunu göze alamazsın.” diyerek parlak bir ışık çıkarmış. Avcı gözünü tekrar açabildiğinde ise cüce çoktan gitmiş.

Avcı büyük bir hayal kırıklığıyla oturmuş. Çok sonraları, ormanda o sesleri duymaya devam etmiş ancak bir daha hiçbir zaman cüceyle karşılaşmamış.

Yiğit Korel ÖZCAN 6-B