6 Mart 2022 Pazar

YAYINCI

 

Saat gece 11 civarlarıydı. Can içine kapanık, utangaç bir çocuktu. Bu yüzden okulda hiç arkadaşı yoktu ve sınıf arkadaşları tarafından zorbalık görüyordu. Ona en çok zorbalık yapan Kuzey ile aynı apartmanda oturuyordu. Apartmanın otoparkında kulaklıkları ve kapüşonu takılı şekilde Kuzey’in gittiği partiden dönmesini bekliyordu. Kendisinden emindi, planladığı şeyi yapacaktı. Kuzey’e bu yaptıklarını ödetecekti. Bir yandan sürekli dinlediği bir radyo kanalını dinliyordu. O sırada Kuzey’in geldiğini gördü ve sütunlardan bir tanesinin arkasına saklandı.

 

                                                                              ***

“Hayatımda gittiğim en iyi partiydi” diye düşünüyordu bir yandan da otoparka motorunu park ederken. Motorunu park etti ve kaskını çıkarttı. Kuzey, Can’ın aksine bir sürü arkadaşı olan, çok sosyal bir çocuktu. Evine çıkmak için asansöre binerken içine bir kuşku düştü. Bir şeyi unuttuğunu hissediyordu ama içindeki bu hissi çok umursamadı ve 6. katın tuşuna bastı.

 

                                                                              ***

Hiçbir şey planladığı gibi gitmemişti, amacı ona bir şekilde gününü göstermekti, nasıl yapacağını bilmiyordu ama yapacaktı. Şimdi ise yapacak cesaret bulamadığı için sadece onu beklemek için 1 saatini harcadığıyla kalmıştı. Bütün morali yerle bir olmuştu. Tam asansöre binip gitmek üzereydi ki Kuzey’in motorunun yanında yerde duran bir şeyi fark etti. Yerde duran şeye yaklaştı ve fark etti ki yerdeki şey Kuzey’in o doğduktan birkaç ay sonra vefat eden annesinden ona kalan tek şey olan bileklikti. Kuzey o bilekliğe çok bağlıydı. “İşte şimdi Kuzey’e gününü göstermek için elime fırsat geçti.” diye düşündü.

                                                                     

                                                                              ***

Yorucu bir iş günüydü, bütün gün patronunun emirleri ile uğraşmıştı. Eve geldiği gibi kendisine kahve yaptı ve şu hayatta en çok sevdiği işin başına geçmek için odasına doğru ilerledi. Çalışma odasına geçti, radyo yayınını başlattı. “Hepinize merhaba sevgili dinleyicilerim, pazartesi olduğundan benim gibi yoğun bir gün geçirdiğinizi düşünüyorum ve sizi çok konuşmaya tutmadan hemen şarkılara geçiyorum. İlk önce kendi hazırladığım listeden sakin şarkılarla başlayacağız.”

 

                                                                               ***

Ders çalışıyordu ama bir türlü odaklanamıyordu, gözü sürekli masanın kenarında duran bilekliğe kayıyordu. Kuzey’e yaptıklarını ödetmeyi çok istiyordu ama bir yandan da beyni bilekliği ona geri vermesini söylüyordu. Bilekliği bulamadığı için Kuzey’in evde nasıl delirmiş olabileceğini düşündü, belki ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuştu, belki de artık hayatın anlamının kalmadığını düşünüyordu. Can bir saniye durakladı ve kendi kendine düşündü. Gerçekten birinin bu denli üzülmüş olabileceği gerçeği onu mutlu mu ediyordu? Yoksa asıl kötü olan burada o muydu? Bir anlığına kendinden böyle bir şeyden mutlu olduğu için tiksindi. Ne yapacağını gerçekten bilemiyordu, ama aklına bir fikir geldi. Hala dinlemekte olduğu radyo kanalının yayıncıya özel mesajlar kısmını açtı ve yaşadığı her şeyi yazdı. Ne yapması gerektiği hakkında bir tavsiye istedi. Bu kanalın yayıncısına güveniyordu çünkü daha önceki sorunlarında da Can’a yardımcı olmuştu.

                                                                     

                                                                               ***

Bir yandan kahvesini yudumluyor bir yandan gelen özel mesajlara bakıyordu. En sevdiği dinleyicisinden gelen mesajı görünce mutlu oldu ve hemen mesajı açtı.” Merhaba Can, mesajını gördüm, bir tavsiye vermem gerekirse bence bilekliği geri vermelisin, böylece Kuzey yine dersini almış olur. Böyle önemli bir eşyayı ona geri getiren iyi birine bunca zaman kötü davrandığı için utanır ve belki bundan bir ders alır. Hatta şimdi sana bununla alakalı bir şarkı açayım, dinledikten sonra ne yapman gerektiğine sen karar ver.”

 

                                                                              ***

Can yayıncının verdiği güzel yanıt karşısında düşündüğü şeylerden ötürü yine bir utanç duydu. Tam o sırada radyoda çok güzel bir şarkı çalmaya başladı, melodisi sakin ve dinlendiriciydi, sözleri ise bir o kadar anlamlı. Affetmek, barışmak gibi güzel anlamlar içeren sözleri vardı. Şarkı dinlemeyi çok seviyordu ve şarkılardan çok etkilenirdi Can, aynı bu şarkıdan etkilendiği gibi. Daha şarkının tamamını dinlemeden karar vermişti, bilekliği aldığı gibi evden çıktı. Arkadan annesi “Nereye gidiyorsun?” diyemeden çoktan evden çıkmıştı. Asansöre bindi ve 6. kata bastı.

 

                                                                               ***

Can’ın karşısında havalı davransa da Kuzey utançtan yerin dibine girmişti. Yaptığı onca kötü şeyi düşünmekten o gece doğru düzgün uyuyamamıştı. Sabah okulda Can’ı görür görmez özür dilemişti.

 

O günden sonra Can ile Kuzey çok yakın arkadaş oldular ve Can bir daha dışlanmadı. Can bunu yayıncıya borçlu olduğunu biliyordu, aklından sürekli o yayıncıya ve o şarkıya teşekkür ediyordu.

Defne ŞALVARLILAR 8-B