Saat
gece 11 civarlarıydı. Can içine kapanık, utangaç bir çocuktu. Bu yüzden okulda
hiç arkadaşı yoktu ve sınıf arkadaşları tarafından zorbalık görüyordu. Ona en
çok zorbalık yapan Kuzey ile aynı apartmanda oturuyordu. Apartmanın otoparkında
kulaklıkları ve kapüşonu takılı şekilde Kuzey’in gittiği partiden dönmesini
bekliyordu. Kendisinden emindi, planladığı şeyi yapacaktı. Kuzey’e bu
yaptıklarını ödetecekti. Bir yandan sürekli dinlediği bir radyo kanalını
dinliyordu. O sırada Kuzey’in geldiğini gördü ve sütunlardan bir tanesinin arkasına
saklandı.
***
“Hayatımda
gittiğim en iyi partiydi” diye düşünüyordu bir yandan da otoparka motorunu park
ederken. Motorunu park etti ve kaskını çıkarttı. Kuzey, Can’ın aksine bir sürü
arkadaşı olan, çok sosyal bir çocuktu. Evine çıkmak için asansöre binerken
içine bir kuşku düştü. Bir şeyi unuttuğunu hissediyordu ama içindeki bu hissi
çok umursamadı ve 6. katın tuşuna bastı.
***
Hiçbir
şey planladığı gibi gitmemişti, amacı ona bir şekilde gününü göstermekti, nasıl
yapacağını bilmiyordu ama yapacaktı. Şimdi ise yapacak cesaret bulamadığı için sadece
onu beklemek için 1 saatini harcadığıyla kalmıştı. Bütün morali yerle bir
olmuştu. Tam asansöre binip gitmek üzereydi ki Kuzey’in motorunun yanında yerde
duran bir şeyi fark etti. Yerde duran şeye yaklaştı ve fark etti ki yerdeki şey
Kuzey’in o doğduktan birkaç ay sonra vefat eden annesinden ona kalan tek şey
olan bileklikti. Kuzey o bilekliğe çok bağlıydı. “İşte şimdi Kuzey’e gününü
göstermek için elime fırsat geçti.” diye düşündü.
***
Yorucu
bir iş günüydü, bütün gün patronunun emirleri ile uğraşmıştı. Eve geldiği gibi
kendisine kahve yaptı ve şu hayatta en çok sevdiği işin başına geçmek için
odasına doğru ilerledi. Çalışma odasına geçti, radyo yayınını başlattı. “Hepinize
merhaba sevgili dinleyicilerim, pazartesi olduğundan benim gibi yoğun bir gün
geçirdiğinizi düşünüyorum ve sizi çok konuşmaya tutmadan hemen şarkılara
geçiyorum. İlk önce kendi hazırladığım listeden sakin şarkılarla başlayacağız.”
***
Ders
çalışıyordu ama bir türlü odaklanamıyordu, gözü sürekli masanın kenarında duran
bilekliğe kayıyordu. Kuzey’e yaptıklarını ödetmeyi çok istiyordu ama bir yandan
da beyni bilekliği ona geri vermesini söylüyordu. Bilekliği bulamadığı için Kuzey’in
evde nasıl delirmiş olabileceğini düşündü, belki ağlamaktan gözleri kıpkırmızı
olmuştu, belki de artık hayatın anlamının kalmadığını düşünüyordu. Can bir
saniye durakladı ve kendi kendine düşündü. Gerçekten birinin bu denli üzülmüş
olabileceği gerçeği onu mutlu mu ediyordu? Yoksa asıl kötü olan burada o muydu?
Bir anlığına kendinden böyle bir şeyden mutlu olduğu için tiksindi. Ne
yapacağını gerçekten bilemiyordu, ama aklına bir fikir geldi. Hala dinlemekte
olduğu radyo kanalının yayıncıya özel mesajlar kısmını açtı ve yaşadığı her
şeyi yazdı. Ne yapması gerektiği hakkında bir tavsiye istedi. Bu kanalın
yayıncısına güveniyordu çünkü daha önceki sorunlarında da Can’a yardımcı
olmuştu.
***
Bir
yandan kahvesini yudumluyor bir yandan gelen özel mesajlara bakıyordu. En
sevdiği dinleyicisinden gelen mesajı görünce mutlu oldu ve hemen mesajı açtı.” Merhaba
Can, mesajını gördüm, bir tavsiye vermem gerekirse bence bilekliği geri
vermelisin, böylece Kuzey yine dersini almış olur. Böyle önemli bir eşyayı ona
geri getiren iyi birine bunca zaman kötü davrandığı için utanır ve belki bundan
bir ders alır. Hatta şimdi sana bununla alakalı bir şarkı açayım, dinledikten
sonra ne yapman gerektiğine sen karar ver.”
***
Can
yayıncının verdiği güzel yanıt karşısında düşündüğü şeylerden ötürü yine bir
utanç duydu. Tam o sırada radyoda çok güzel bir şarkı çalmaya başladı, melodisi
sakin ve dinlendiriciydi, sözleri ise bir o kadar anlamlı. Affetmek, barışmak
gibi güzel anlamlar içeren sözleri vardı. Şarkı dinlemeyi çok seviyordu ve
şarkılardan çok etkilenirdi Can, aynı bu şarkıdan etkilendiği gibi. Daha
şarkının tamamını dinlemeden karar vermişti, bilekliği aldığı gibi evden çıktı.
Arkadan annesi “Nereye gidiyorsun?” diyemeden çoktan evden çıkmıştı. Asansöre
bindi ve 6. kata bastı.
***
Can’ın
karşısında havalı davransa da Kuzey utançtan yerin dibine girmişti. Yaptığı onca
kötü şeyi düşünmekten o gece doğru düzgün uyuyamamıştı. Sabah okulda Can’ı
görür görmez özür dilemişti.
O
günden sonra Can ile Kuzey çok yakın arkadaş oldular ve Can bir daha dışlanmadı.
Can bunu yayıncıya borçlu olduğunu biliyordu, aklından sürekli o yayıncıya ve o
şarkıya teşekkür ediyordu.
Defne ŞALVARLILAR 8-B