1 Mart 2022 Salı

RÜYA

 

Rüya dükkânımı açalı en fazla 1 ay olmuştu. Mahallede dışlanıyordum çünkü burada yaşayan mahalle halkı “rüya senaristliği” adında bir mesleğin var olduğunu düşünmüyordu. Kaç kere insanların yanlarından geçerken “Şuna bak, rüya senaristliği diye diye bizi kandırıp paramızı almaya çalışıyor!” derlerdi, zaten duya duya alıştım ama hala böyle düşünmeleri saçma geliyordu. Bir gün rüya dükkânıma tahminen 7 veya 8 yaşında diyeceğim bir çocuk geldi. Rüyasını kaybettiğini söyledi ki hatırlatayım ben “rüya senaristiyim”, “rüya dedektifi” değil, ama ben de bir tür doktor sayılırım sonuçta. Ne demek istediğini anladım. Bu nadir durumun sadece ve sadece 2 sebebi olabilirdi: ya çocuk rüyasını kaçırmıştı veya birisi gördüğü rüyayı değerli bulmuş ve çalmıştı (ki evet, bu tür olaylar gerçekten olabiliyor.) Çocuk pek korku belirtisi göstermiyordu ama ben yine de riske giremedim diyelim. Ona basit sorular sordum:

-          Adın ne?

-          Adımı bilmiyorum 

Evet, bu çocukla geçen ilk diyaloğum oldu ama en azından benimle konuşmuştu. Bunu ilerleme olarak sayabilirdim. Ardından ona “Annen ve baban nerede veya kayıp mı oldun, anne ve babanın adını biliyor musun?” diye sordum.   

Çocuk bana neyden bahsettiğimi bilmiyormuş gibi baktı. Bir çocuğun “anne ve baba” kelimelerini bilmediğine inanmıyordum ama zaten birisinin buraya tüm o dedikodularla gelmesi bile yeterince imkânsız geliyordu. Bir çocuk “anne ve baba” kelimelerini bilmiyorsa o zaman etrafa dolaşan dedikoduları nereden bilecekti ki. Pes ettim. 

Çocuğa kaybettiği rüyasının yerine geçmesi için bir rüya oluşturmaya veya onun oluşturmasına yardım etmeye karar verdim.

-          İyi rüya mı yoksa kötü bir rüya mı istersin?

-          İyi olsun. 

-          Tamam, şimdi gözlerini kapa ve nasıl bir hayat yaşamak istediğini düşün.

-          Tamam.

Gözlerini kapadığı anda ellerimle kafasını tutup rüyasına baktığımda bir sokakta para dilendiğini gördüm. Çocuk sadece ona büyük gelen bir tişört giyiyordu ve etrafta kar yağdığını görebiliyordun! Onu soğukta bu halde ben de bir üşümüş hissettim ama sonuçta bir rüyaya bakarken böyle hissetmek normaldi (gerçekten rüyanın içindeymiş gibi ya üşümek ya da sıcak hissetmek). 

Çocuğu uyandırdığımda sanki çok güzel bir rüya görmüş gibi gülümsüyordu, bu çocuğun sorunu neydi? Çocuğa ne olur ne olmaz yanımda bulundurduğum şekerlerden verdim, başta istememesine rağmen biraz ısrar edince aldı ve ağzına attı. Şekeri hep yanımda bulundurmamın sebebi içinde “doğruluk hapı” olmasıydı. Çocuğa geçmişte ne olduğunu sordum, sanki bu soruyu başından beri bekliyormuş gibi cevap verdi. Meğer birkaç yıl önce ailesi onu sokaklarda bırakmış ve çocuk hayatta kalmak için dilenmek zorunda kalmıştı. Çocuğun anlattıkları fazla tanıdık gelmişti.

Bir saniyeliğine çocuğun rüyasıyla ilgili arkamı dönüp arkama göz ucuyla baktığımda çocuk yakınlarda değildi. Dükkânın camlarından baktığımda dışarıda kimse yoktu. Etrafımdaki cisimler ve duvarlar yavaş yavaş kaybolmaya başladı. Paniklemeye başlamıştım.

Uyandığımda yolun kenarındaki kaldırımda karın üstünde yatıyordum. 

 

Ayşe Jamie MACLEAN 7-B