Rüya
dükkânımı açalı en fazla 1 ay olmuştu. Mahallede dışlanıyordum çünkü burada
yaşayan mahalle halkı “rüya senaristliği” adında bir mesleğin var olduğunu
düşünmüyordu. Kaç kere insanların yanlarından geçerken “Şuna bak, rüya
senaristliği diye diye bizi kandırıp paramızı almaya çalışıyor!” derlerdi,
zaten duya duya alıştım ama hala böyle düşünmeleri saçma geliyordu. Bir gün
rüya dükkânıma tahminen 7 veya 8 yaşında diyeceğim bir çocuk geldi. Rüyasını
kaybettiğini söyledi ki hatırlatayım ben “rüya senaristiyim”, “rüya dedektifi”
değil, ama ben de bir tür doktor sayılırım sonuçta. Ne demek istediğini
anladım. Bu nadir durumun sadece ve sadece 2 sebebi olabilirdi: ya çocuk
rüyasını kaçırmıştı veya birisi gördüğü rüyayı değerli bulmuş ve çalmıştı (ki
evet, bu tür olaylar gerçekten olabiliyor.) Çocuk pek korku belirtisi
göstermiyordu ama ben yine de riske giremedim diyelim. Ona basit sorular
sordum:
-
Adın ne?
-
Adımı bilmiyorum
Evet,
bu çocukla geçen ilk diyaloğum oldu ama en azından benimle konuşmuştu. Bunu
ilerleme olarak sayabilirdim. Ardından ona “Annen ve baban nerede veya kayıp mı
oldun, anne ve babanın adını biliyor musun?” diye sordum.
Çocuk
bana neyden bahsettiğimi bilmiyormuş gibi baktı. Bir çocuğun “anne ve baba” kelimelerini
bilmediğine inanmıyordum ama zaten birisinin buraya tüm o dedikodularla gelmesi
bile yeterince imkânsız geliyordu. Bir çocuk “anne ve baba” kelimelerini
bilmiyorsa o zaman etrafa dolaşan dedikoduları nereden bilecekti ki. Pes
ettim.
Çocuğa
kaybettiği rüyasının yerine geçmesi için bir rüya oluşturmaya veya onun
oluşturmasına yardım etmeye karar verdim.
-
İyi rüya mı yoksa kötü bir rüya mı
istersin?
-
İyi olsun.
-
Tamam, şimdi gözlerini kapa ve nasıl bir
hayat yaşamak istediğini düşün.
-
Tamam.
Gözlerini
kapadığı anda ellerimle kafasını tutup rüyasına baktığımda bir sokakta para
dilendiğini gördüm. Çocuk sadece ona büyük gelen bir tişört giyiyordu ve etrafta
kar yağdığını görebiliyordun! Onu soğukta bu halde ben de bir üşümüş hissettim
ama sonuçta bir rüyaya bakarken böyle hissetmek normaldi (gerçekten rüyanın
içindeymiş gibi ya üşümek ya da sıcak hissetmek).
Çocuğu
uyandırdığımda sanki çok güzel bir rüya görmüş gibi gülümsüyordu, bu çocuğun
sorunu neydi? Çocuğa ne olur ne olmaz yanımda bulundurduğum şekerlerden verdim,
başta istememesine rağmen biraz ısrar edince aldı ve ağzına attı. Şekeri hep
yanımda bulundurmamın sebebi içinde “doğruluk hapı” olmasıydı. Çocuğa geçmişte
ne olduğunu sordum, sanki bu soruyu başından beri bekliyormuş gibi cevap verdi.
Meğer birkaç yıl önce ailesi onu sokaklarda bırakmış ve çocuk hayatta kalmak
için dilenmek zorunda kalmıştı. Çocuğun anlattıkları fazla tanıdık gelmişti.
Bir
saniyeliğine çocuğun rüyasıyla ilgili arkamı dönüp arkama göz ucuyla baktığımda
çocuk yakınlarda değildi. Dükkânın camlarından baktığımda dışarıda kimse yoktu.
Etrafımdaki cisimler ve duvarlar yavaş yavaş kaybolmaya başladı. Paniklemeye
başlamıştım.
Uyandığımda
yolun kenarındaki kaldırımda karın üstünde yatıyordum.
Ayşe Jamie MACLEAN 7-B