Annem
ve babam tatildeydi. Evde yalnızdım ve sıkılmıştım. Ormanın içinde bir yerde
evimiz vardı. O yüzden de orada hiç arkadaşım yoktu. Yatağımda yatmış, öylece
tavana bakıyordum. Aklımda bir anda şöyle bir soru oluştu: “Acaba bu evin
sırları var mıdır?”. Biliyorum biraz saçma ama merak etmiştim. Meraklandım ve
evin içini araştırmaya başladım.
Salonumuzda
antika bir vazo vardı. Hemen içini kontrol ettim. İçinde bir anahtar vardı.
Eskimiş ve paslı görünüyordu. “Acaba bu anahtar hangi kapıyı açıyor?” diye
düşündüm. Teker teker tüm kapıları denemeye başladım. Evde bir odamız vardı.
Odanın içi bomboştu. Duvarın bir tarafı diğerlerine göre biraz daha büyüktü. Orayı
sarsmayı denedim ve üstüme beyaz, kartona benzeyen bir şey düştü ve orada bir
kapı olduğunu gördüm. Kartondan kurtulduktan sonra elimdeki anahtar ile kapıya
doğru ilerledim. Anahtarı kapıda denedim ve kapı açıldı.
Kapının
ardında geçit gibi bir yer vardı. Girsem mi girmesem mi diye biraz düşündüm.
Annem ve babamın gelmesine daha iki gün vardı. Ben de bir delilik yapıp hiç
düşünmeden geçide atladım. Baş döndürücü bir yolculuktan sonra bir evin önünde
uyandım. Bu ev bizim evimiz değildi. Modern ve şehrin içindeydi. Daha sonra
bana çok benzeyen bir kadın gördüm. Yanında bir adam ve iki tane kız çocuğu
vardı. Sanırım bir aileydiler. Ve o anda bir gelecek geçidine girdiğimi
anladım. Sanırım geleceğimin sürprizini bozmuştum ama en azından merakımı
gidermiştim. Sonra oradan nasıl çıkacağımı düşünürken bir anda aklıma bir fikir
geldi. Bizim ormandaki evimize gidip oradaki odadaki geçitten çıkacaktım.
Sonunda
ormandaki evimize geldim ve geçidin içine atladım. Sonra şimdiki zamanda
uyandım. Bu hayatımda hiç unutamayacağım bir macera olmuştu…
Nil AKAGÜNDÜZ 6-B