Yılbaşı zamanı, çam ağacının altı hediyelerle dolu. Şömine yanıyor, oda
gittikçe ısınıyor. Hepimizin elinde sıcak çikolata veya salep. Ailecek
konuşuyor, hikâyeler anlatıyor, eğleniyoruz. Arkadan en sevdiğimiz şarkılar
sessizce çalıyor, bize huzur veriyordu.
Geri sayım vakti geldi. Hepimiz ayağa kalkıp birbirimize sarıldık. Yeni
yıla nasıl girersen öyle geçermiş. Biz de sarılarak girmek istemiştik. Yeni
yıla girdikten sonra hediyeleri açtık. Küçük kardeşimin çok fazla hediyesi
vardı çünkü 2 gün sonra doğum günüydü. Bu yüzden bizim yeni yıllarımızın başı
çok fazla kutlamayla geçerdi.
Konu biraz dağılmaya başladı. Yeni yıla girdikten sonra garip bir şey oldu.
Tüm pencereler ve kapılar kapalı olmasına rağmen bir rüzgâr esti ve şömine
söndü, ışıklar kapandı. Bir süre sonra şömineden bir ses geldi. Birkaç tıkırtıdan
sonra şömine tekrar yandı ve önünde bir adamın durduğunu fark ettik.
Şişman, kırmızı giysili bir adamdı. Küçük kardeşim Noel Baba olduğunu söylese
de abim ve ben Noel Baba’nın gerçek olmadığını söyledik. Bundan çok emindik.
Adam: “Ho, ho, hoo, tabii ki gerçek.” dedi. Tüm ışıklar yandığında gerçekten o
olduğunu anladık. Çok güzel bir şekilde yıla başlamıştık. Çok mutluyduk.
İrem BECERİK 6-B