Her günkü gibi o günde erkenden kalktım. Bir insan geldi bana bindi ve beni çalıştırdı. Uzun zamandır hareket etmediğim için paslanmışım. Ağır ağır yola koyulduk. O kadar mutlu olmuştum ki hala işe yarıyorum diye. Sonunda açıklık bir yerde durduk. İnsan ateş yakmaya başladı. Bir kuş gelip üstüme kondu. Ona sordum:
-Merhaba ben buraya yeni geldim. Ateşle ne yapacaklar?
-Seni yakıp malzeme olarak kullanacaklar.
-Ama ben yakılmak istemiyorum. Hemen buradan gitmeliyim!
-Senden önce başka trenleri de burada yakmışlardı. Onlardan sadece bir tanesi kurtulabildi.
-Peki bu nasıl oldu?
-O da bana sordu ne yapacaklarını, söyledim. Bizim buralarda bir köpeğimiz var. Ona haber verdim, o da gidip yardım çağırdı. Meğerse bu adamlar kaçak iş yapıyorlarmış.
-Köpeği yardım için çağırabilir miyiz?
-Tabi ki! Ben hemen gidip çağırayım.
-Tamam ben buradayım. Zaten başka bir yere gidemem!
Kuş köpeğe haber verdi. Köpek polise gitti. Polisi buraya getirmek zor olsa da köpek bunu başardı. Polis gelince olayı anladı. Kaçakçılara ceza verdi. Beni de eski trenlerin sergilendiği gara götürdüler. Kuş her gün beni ziyarete geldi. Garda yeni arkadaşlar edindim. Turistler gelip fotoğraflarımı çekiyorlardı. Kuştan da bir daha trenlerin yakılmayacağına dair söz aldım. Birde kuşun bahsettiği oradan kaçan treni gördüm, onunla çok iyi arkadaş oldum. Kim düşünürdü ki o kadar kütü bir yerden bu hale gelebileceğimi?
Defne Altınel-5-A