24 Mayıs 2017 Çarşamba

KORKU VE UMUT

Yeliz 10 yaşında, 4.sınıfa giden bir kız çocuğuydu. Sabah uyanıp annesi Selin Hanım’ın yanına gitti. Yeliz:
-Anne, benim yarın matematik sınavım var.  Kötü alırsam kızar mısın? dedi. Selin Hanım:
-Hayır, asla sana kızmam, hem de bunun için. Senin sınav notun senden daha önemli değil, dedi. Yeliz bu sözle mutlu oldu ama çok heyecanlıydı ve korkuyordu.
            Sınav günü gelmiş çatmıştı. Yeliz, o korku ve heyecanla yapamayacağım demeye başladı. O korku gittikçe içinde büyümeye başladı. Yeliz’in sınavı 4. Dersti. O sırada sınavdan bir önceki teneffüstelerdi. Teneffüsün bitmesine 5 dakika vardı ama Yeliz çok korkuyordu. Sonunda 4. Derst gelip çatmıştı. Öğretmenleri Esra Hanım içeriye girdi. Günaydın dedikten sonra sınavları dağıttı. Yeliz en kolay soruların karşısına geldiğini düşünerek sınavına başladı. Ama sonra hiç çalışmadığı konuların olduğunu anladı. Çok heyecanlandı ve çok korktu. Sınavı bitmişti. Öğretmene sınav verme sırasına geçti. İçinden bunu yapabilirim demişti ama bunun için çok geç kalmıştı. Bunun farkında olmayan Yeliz hiçbir şeyi düşünmeyip sınava odaklanmak yerine içindeki korkuyu daha çok büyütmüştü. Sınavından hiç umutlu değildi ve bunun sayesinde ters yoldan giderek başarısızlığı seçmişti. O bunları düşünürken sıranın ona geldiğini bile fark etmemişti. Esra Öğretmen:
-Yeliz, dedi.
-…
-Yeliz!!! dediği anda hemen kağıdını verip sıraya geçti. Çok düşünceliydi. Birkaç saat sonra okulu bitmişti. Aceleyle servisine koştu. Servis onu eve bıraktı. Yeliz yukarıya çıktığında annesi onu karşıladı ve:
-Kızım sınavın nasıl geçti? Diye sordu. Yeliz hiç yanıt vermeden odasına gitti. Annesi çok şaşırdı, gün boyunca gözlemledi ve Yeliz’in yemeğini düzgün yemediğini ve düzgün uyuyamadığını gördü. Tam o sırada Esra Öğretmen mesaj attı. Mesajda ertesi gün saat 12.45’te okulda buluşmaları gerektiği yazıyordu. Sabah Selin Hanım:
-Kızım öğretmenin mesaj attı, bugün öğlen okulda konuşmamız gerekiyor, dedi. Yeliz  çok endişelendi, bu yüzden gülümsemeyle yetindi. O da gerçek bir gülümseme değildi. O öğlen Selin Hanım ile Esra Hanım buluştular, birbirileriyle selamlaştılar ve Esra Hanım konuya girdi:
-Yeliz’in sınavı çok kötüydü. 62 almış. Çok şaşırdım. Aklı çok karışık ve çok dalgın. Siz lütfen onunla konuşun, dedi. Konuşma birkaç dakika sürdü, sonunda anlaştılar ve Yeliz ile konuşmaya karar verdiler. Ama sadece Selin Hanım konuşacaktı. O akşam Yeliz eve gelince annesinin ona kızacağını düşünerek başını öne eğdi. Selin Hanım kapıyı açınca hiç kızmadı. Yeliz şaşırdı. Selin Hanım içeri geçince:
-Kızım sen çok çalışkansın ama kendine güvenmelisin ve içinde korku yerine umut olmalı, kendine güvenmelisin. Sınav notun 62’ymiş. Ama 3 hafta sonra tekrar sınavın var. Lütfen, dediğim gibi kendine güven, umutlu ol, zaten başarırsın.
-Peki anneciğim, dedi.
3 hafta sonra Yeliz’in tekrar sınavı vardı. Bu sefer serviste içinden başarabilirim diyordu. Ve sınavda çok iyiydi. Esra Hanım da bunun farkındaydı. Bu sefer sınavdan 100 almıştı, herkes mutlu olmuştu.
O gün Yeliz günlüğüne:

- Umut her şeyden önemli, bir işe başlamadan önce umut olmazsa o işi yapamayız. Umut, başarı kapısının en  büyük anahtarıdır. Ben umutla başarı kapısını açtım. Yağmur Nerman KASKAN 7-B