23 Mayıs 2017 Salı

SOKAK KÖPEĞİ

Adım Lucy, 2 yaşında bir Alman Kurt’um. Sizlere asla unutamadığım bir anımı anlatmak istiyorum. 
Her şey sanırım yirmi gün önce yaşadığım insan yapımı, insanların ise “Ev” dedikleri mağarada başladı.
Bir gün sahiplerim biraz gezmek için dışarıya çıktılar ama gün boyu dönmediler. Ben ise bu süre boyunca acıkıp yemek bulma çalışmalarına başladım. Bu mağarada avlanamayacağım için ben de benim için en ideal beslenme yeri olan, insanların ise “ÇÖP” dedikleri ve bir sürü güzel şeyi fırlatıp attıkları çukurdan yemeye karar verdim. İçinden burnuma muhteşem kokular geliyordu ve o şey derinlerdeydi, çukurun derinliklerinde. Ben de o şeyi bulmak için biraz kazdım. En sonunda çıkardım ve bir de ne göreyim, o bir tavuk kemiğiydi, onu afiyetle yedim, ardından arkamı döndüm ve hiç de hoş olmayan bir manzara gördüm. Duvarlarda bile yapışık duran çöpler vardı. Her taraf tertemiz iken 5 dakikada nasıl böyle olmuştu ki? Mutfak sapsarı, koltuklar ise simsiyahtı. Fırın yemyeşil olmuş, renkler birbirine karışmıştı. Tam o sırada sahiplerimin kapı önündeki konuşma seslerini duydum. İçeriye ne kadar coşkulu girip de yüzlerinin nasıl bir anda değiştiğini hatırlıyorum. Bana o kadar çok bağırmışlardı ki… Daha sonra aslında onların da haksız olduğunu düşündüm, bana mama koymaları gerekirdi! Sonra da suçlu ben mi olmuştum yani? Sinirlenip havladım. Benim havlamama sinirlenen lider sahip ona da “baba” diyorlardı galiba, beni sokağa attı, kapıyı sertçe kapattı. Lider sahibe böyle sinirli havlamamam gerekirdi. Kapıyı açmayınca ben de bekledim. Akşam olana kadar bekledim. Akşamın soğuğu tıpkı bir bıçak gibi kenkindi. Sabaha kadar sokakta kalamazdım. Isınacak bir yer bulmam gerekiyordu. Kalkıp gezindim. Gezerken sağa ve sola sallanıyordum, hiç bu kadar çok dışarıda kalmamıştım. Çektiğim zorluğu çok iyi hatırlıyorum. Bir apartman girişi gördüm ve içeri girdim. Burası dışarıya göre daha iyiydi. Nasıl olsa sabah eve gidecektim, bu yüzden 1 gecelik katlanmalıydım. Sabah olunca ilk işim karnımı doyurmak için bir yer bulmak olacaktı, ev çok uzaktaydı. Akşam o sersemlikle fark etmeden evden çok uzaklaşmıştım. Ben de bir kasap gördüm,o raya yöneldim ve bir sucuk kapmayı başardım. Eve dönerken bir de su bulayım dedim. Su ararken yoruldum ve dinlenmek için bir yer buldum, yattım ama uyuyakalmış olmalıyım ki kendime geldiğimde hava karanlıktı. Eve bugün de dönemedim diye düşünmüştüm. Ertesi sabah evin yolunu ararken kayıp olduğumu fark ettim. Paniğe kapılıp oraya buraya koştum ama faydası yoktu. Artık beni sıcak ve sevgi dolu mağaramdan uzak bir sokak hayatı bekliyordu.
Bugüne dönersek, ne yazık ki sokak hayatı beklediğim kadar uzun sürmeyecek gibi. Sokak hayatı benim gibi evde doğup büyüyen köpeklere uygun değil. Artık dayanamıyorum. Yiyecek bulmayı başaramadım ve aynı şekilde su da. Ruhum artık bedenimden uzaklaşmak istiyor. Bütün gücüm patilerimden akıyor her adımımda. 2 gündür aynı yerde yatıyorum. Tabi ki bu kadar kolay pes etmeyeceğim. Yaşamak için 1 gün bile kalsa hayatın bana verdiği o değerli yaşama hakkını almasına izin vermeyeceğim. Evin yolunu bu kadar küçük bir olay yüzünden kaybettiğime inanmıyorum.

Lütfen benim gibi dostlarınızı bu kadar kolay sokağa atmayın. Yaşam değerlidir. Ayşe Lara BAKTER 7-A