Sıcacık
bir sepette uyandım. Önümde bana kocaman gülümseyen iki dev duruyordu. Ama
korkunç değillerdi. Onlara merhaba demek için ağzımı açtım ama “Miyav!” diye
bir ses çıktı. Devlerden biri beni kucağına aldı ve ağzıma tadı nefis olan
beyaz bir sıvı döktüler. Her gün birkaç saat uyuyordum ve onlar uyumama
teşekkür olarak beni besliyorlardı. Bu şekilde tam 2 yıl geçti. Eve 3. bir üye
geldi. Benim kadar minik ama çok gürültü yapıyordu. Öyle bir bağırıyordu ki…
Bir gün ona bakmak için onun yattığı yerin içine atladım. Bana güldü ve elini
uzattı, ben de o güzel mavi gözlerine dokunmak istediğim için patimi uzattım ve
bebek ağlamaya başladı. Gözünden kan akıyordu. Hemen devler geldi ve beni doğrudan
ittiler. Ve beni devlerden biri dışarı attı. Şarıl şarıl yağmur yağıyordu.
Artık
bir evim yoktu. Yağmurda dolanmaya başladım. Biri bana “Hey! Buraya gel” dedi.
Bir baktım bembeyaz bir kedi. Çok güzeldi. Durduğu küçük oyuğa girdim.
Sıcacıktı. Lacivert gözleriyle bana baktı ve “Ben Köpük” dedi. Ben de “Zifiri”
dedim. İyi arkadaş olduk. Ben de sokak kedisi gibi yaşamaya başladım. Beraber
numaralar yapıyor, aç kalmıyorduk. Bir gün bir kasaba numara yapalım, dedik.
Ben kapısını tırmalamaya başladım. Kasap da beklediğim gibi beni kovalamaya
geldi. O sırada Köpük de tavandaki delikten atlayarak tezgâhın üstündeki eti
almakla meşguldü. Ama adam aniden arkasını dönüp Köpük’ü kuyruğundan tuttu ve
gözümün önünde bir bıçakla kesti. Hemen kaçtım. Çok üzüldüm. Günlerce yas
tuttum. Sonra bir gün kovukta yatarken küçük bir çocuk yanıma geldi. “Anne!”
diye bağırmaya başladı. Kadın gelip beni kucağına aldı. Eve götürüp
temizlediler ve beslediler. Sonunda sıcak sepetime ve mavi gözlüme kavuşmuştum. Defne BEDİR 7-A