24 Mayıs 2017 Çarşamba

O KADAR GÜZEL Kİ

Kıvrımlı dağ yollarından sağlı sollu yeşil tepeleriyle donatılmış ağaç denizlerinin arasından vardık Karadeniz’in Gümüşhane’sine. Yolculuk çok uzun sürmüştü, ta Ege kıyısından Karadeniz’in doğu ucuna kadar düz ve geniş ovalardan, dik dağlardan ve yemyeşil ormanlardan geçerek vardık. Her tarafı yemyeşil çeşitli meyve ağaçlarıyla dolup taşan anneannemin bahçesine vardığımızda bu yolculuğa, uzun da olsa, değmişti.
Bu bahçe çok büyülü bir yer. Kuşların cıvıldaması ve ineklerin mölemesi duyuluyor. Ama en güzel seslerden biri yaprakların rüzgârda fısıldaması ve diğeri de dağlardan şakır şakır şarkı söyleyerek akan suların sesi. Burası büyülü bir yer çünkü burası çok doğal bir dünya. Hem de o kadar doğal ki suların şakırdaması, dağların o güzel sıcağı, rüzgârın o doğal esintisi. Bunların hepsi benim canım Gümüşhane’mde. Burası öylesine doğal ki insanı imrendiriyor. Burası öyle güzel ki oksijen tertemiz geliyor, burası öyle bir yer ki insana büyü yapıyor, onu oraya hapsediyor. Ceviz ağaçları elma ağaçlarına kardeşlik ediyor. Arılar çiçeklerle dans ediyor. Güneş ise doğayı doğa yapıyor. 

Ben bu büyülü bahçeyi unutamıyorum ve o kadar akılda kalıcı ki resmen beynim doğadan kendine kopyala yapıştır yapmış gibi. Gözlerimi kapattığımda kendimi bu doğal bahçede hissediyorum. Ama  bu doğal güzelliği tekrar gözlerimle görerek yaşamak istiyorum.  Deniz ÖKTEM 7-A